İnternette Arayınız!

14 Mayıs 2013 Salı

TARAKÇI HAMİT HOCA (HAMİT KISIK) / BEKİR AKKAYA


Elimde “Tasavvufta Mekki Yolu” adında Mehmet Fatsa’nın yazdığı 212 sayfalık bir kitap var.  Kitap “Mavi Yayıncılık” tarafından İstanbul’da 2000 yılında basılmış.
            Kısaca Kitap;  Tarikatlarla ilgili bilgi verdikten sonra, özellikle de Nakşibendilik’in tarihi ve gelişimi ile geniş bir bilgi içermektedir. Daha sonra da Mekki Silsilesi incelenerek Sivaslı İsmail Hakkı Toprak Hazretlerine intikal eden Mekki Silsilesinde Mevlana Halit Hazretleri’nden sonra yer alan isimler  anlatılıyor.
            Mehmet Fatsa’nın yazmış olduğu Tasavvufta Mekki Yolu kitabı Babam Mehmet Akkaya’nın da bağlı olduğu (B.A.) İHRAMCIZADE diye tanınan Sivaslı İsmail Hakkı Toprak Hazretlerini geniş bir şekilde incelemiş. Kitabın dördüncü bölümünde Sivaslı İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretleri’nin tanınmış müritleri ile kısa bilgiler içermektedir.
            Kitapta bizlerin yakinen tanıdığı Hamit Tarakcı Hoca (Hamit Kısık)’ın kısaca hayatı yer almış.
             Hamit Hoca ile ilgili bilgiye başlanırken “Hamit Hoca, Korgan İlçesine bağlı Fizme Köyünden…” ifadesi yer almış. Çok önemli olmasa da Fizme Korga’na değil Kumru İlçesi’ne bağlı, şimdi ise köy de değil bir beldedir.
            Hamit Hoca ile ilgili asıl giriş şöyle olmalıdır.
            "Tarakçı Hamit Hoca (Hamit Kısık) Ordu’nun Kumru İlçesine bağlı Fizme Beldesi Karapınar Mahallesinden olup kabri Fatsa’da Mağazalar başında bulunmaktadır."
            Babam Rahmetli Mehmet Akkaya Hoca da Sivaslı İhramcızade İsmail Hakkı Toprak Hazretlerine bağlı idi. Rahmetli Mehmet Alkan (Hafız Emmim) ve rahmetli Hafız Mehmet Buladı ile ayda bir kez Sivas’a giderlerdi. 
            Fizme Karapınar’dan Emekli İmam Hatip İsmail Hakkı Arş’la bir mitingten gelişimizde biz de Fatsa’nın Çaltumar Köyünde İsmail Hakkı Hazretleri’nin

Ozan Selami (Selahattin Sara)'yı Rahmetle Anıyorum / Bekir Akkaya

Nasip olursa elimdeki tüm bilgileri internete aktarmayı düşünüyorum. Bu cümleden olarak bana yazılanları da zaman zaman sizlerle paylaşmanın hoş bir şey olacağı kanaatindeyim. Hele de vefat ederek aramızdan ayrılan dostlarımızı hatırlamak ve onlara bir fatiha olsun göndermek elbette görevimizdir.
Notlarımın arasında aramızdan ayrılan bir dostumun kendi el yazıları ile bana yazmış olduğu şiirleri görünce hayli duygulandım. Daha önceden bir gazetede kısaca hayatını http://bekirakkaya.blogspot.com/2008/06/ozan-selamiyi-rahmetle-anyorumbekir.html yazmış olduğum Kumrulu Ozan Selami yani Selahattin Sara’dan söz ediyorum. O benim çok iyi bir dostumdu. Kendisine Allah rahmet etsin diyorum. Çok güzel şiirler yazardı. Hatta benim bildiğim yüzlerce şiiri bulunan bir defteri vardı.

Benim tahminim bu birinin elinde. Sağlığında bunu kendine vermişti. Ve bana da söylemişti. Ben buradan bu defter kimde ise bunu ortaya çıkarsın ve Ozan Selami’nin canı kadar koruduğu şiirleri bari vefatından sonra basılsın. Ve Kumru çok güzel bir şairi ile tanışsın. Ozan Selami’nin yakınlarını tanımıyorum.

Selahattin Sara (Ozan Selami) Üzerine / Bekir Akkaya

1956 yılında Kumru Kadıncık Köyünde doğan, Kumrulu Ozan Selami (Selahattin Sara) 1997 yılında Kumru için yazdığı bir şiirinin son dörtlüğünde “İnsanları güleç yüzlü, Sevgi dolu şirin sözlü, Selami gibi Ozanı, Var bilinmez Yeşil Kumru.” Diyordu. Selahattin Sara bundan dört yıl önce genç yaşta vefat etti. Hayatta olduğunda kıymet görmemesinden ve tanınmamasından üzüntü duyduğunu, yazdığı şiirden anlıyoruz.
           Selahattin Sara(Ozan Selami) iyi bir dostumdu. İki günde bir, bir araya gelir sohbet ederdik. Gazete ve dergilerde çok sayıda yayınlanmış şiirleri vardı. Yayınlanmamış yüzlerce birbirinden güzel şiirlerin büyük bir kısmını sağlığında okuma fırsatım oldu. Yayınlanması için çok çaba sarf etmeme rağmen büyük ihtimal para nedeniyle sağlığında şiirlerini bir kitap haline getiremedik. Bugün sadece dergi ve gazetelerde yayınlanmış şiirleri bir araya getirilse çok kaliteli şiir kitabı ortaya

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Yalnızdam (Serkiz) Köyü'nün Kısa Tanıtımı/ Bekir Akkaya

Yalnızdam Köyü Kumru İlçesine bağlı Kumru – Fatsa arasında anayol üzerinde bulunan dere kenarında bir köydür. 

Kumru’nun tarihinde de önemli bir yeri olan Yalnızdam Köyü Kumru’dan da önce İlk İdari Teşkilat Trabzon Vilayeti Samsun Sancağı Yalnızdam köyü Nefs-i Serkeş Kadılığı olarak ilk yerleşme yeri olarak Kumru’nun tarihinde önemli bir yere sahiptir. 

Kumru’nun köyleri içersinde okuma oranı ile de dikkatleri üstüne çeker. 9 Mahallesi bulunan köyün 2 okulu ve 4 camisi mevcuttur. 

800 nüfusu bulunan köyün büyük bir nüfusu da Kumru dışında yaşamaktadır. Fındık mevsiminde köyün nüfusu iki binlere kadar çıkmaktadır. 

Kumru- Fatsa arasındaki asfalt yol Yalnızdam Köyü toprakları içersinden geçmektedir. Köyler içersinde en çok yol ağına sahip olan köyün mahalle yolları son derece bakımsızdır. Kumru ya da Fatsa’ya giden Güneycik, Fizme,
 Tekkeköy, Gökçeli ve Beyceli köylerinin gidiş-gelişleri de yine Yalnızdam Köyü üzerinden yapılmaktadır. Bütün köy yolların kesiştiği Yalnızdam Köyü’nün mahalle yolları son derece bakımsız ve hatta bir çok eve araç hiç gidememektedir. 

Kumru İlçesi’nin ilk yerleşim yeri olarak tarihi bir vizyona sahip olan

FİZME BELDESİNİ TANIYALIM / fizme.com / Bekir AKKAYA


Fizme Beldesi Kumru-Korgan arasında bir yerleşim birimidir. Kumru’dan Korgan arasındaki yol tam 17km olup, Kumru’dan çıkıp 3 km Duman Köyü ve Duman’dan hemen sonra 6 km olunca Fizme topraklarına ulaşılmaktadır.
15500 metre kare bir alana sahip olan Fizme’nin Güneyinde Avdullu Köyü, Güney Doğusunda Korgan, Doğusunda Fatsa Beyceli Köyü, Kuzeyinde Güneycik ve Akçadere, Kuzey Batısında Duman Köyü ve Güney Batısında ise Yukarıdamlalı Beldesi (Yukarı Fizme) bulunmaktadır. Ayrıca Fizme topraklarından ayrı Aktana mıntıkası da Fizme topraklarına bağlıdır.

2000 yılında yapılan nüfus sayımında 4250 olan nüfus son sayımda 2468 olarak gerçekleşmiştir.

Mahalleller : Karapınar Mahallesi, Ecelli Mahallesi, Ömerli Mahallesi, Afullu Mahallesi, Ezetli Mahallesi, Çavdar Mahallesi, Keşlik Mahallesi, Çakıllı Mahallesi, Çatak Mahallesi olarak mahalleri mevcuttur.

Fizmeye ulaşım son derece kolaydır. Kış ve yağmurlu havalarda yollar ulaşıma her an açıktır. Halkının sıcak ve cana yakın oluşu dışardan Fizmeye gelenleri Fizmeyi sevdirmiştir.

Kumru'da mahalli (yerli) ağız ve özellikleri/ Kent Haber/ Bekir Akkaya


Kumru yerel (mahalli) ağzı Orta Karadeniz Bölgesi ağızları gurubu içinde yer alır. Mahalli kelimelerin kullanılışı Kumru şehir merkezinde biraz özelliğini yetirmekle beraber, bilhassa bazı köylerde canlılığını korumaktadır. Mahalli kelimelerin kullanılışı Kumru şehir merkezinde biraz özelliğini yetirmekle beraber, bilhassa bazı köylerde canlılığını korumaktadır.

KUMRU’DA YEREL AĞIZ ÖZELLİKLERİ

1. Bilinen ünlülerin yanında bir de kapalı (e) ünlüsü vardır. Ünlü (sesliharf) değişmelerine çokça rastlanır. Değişimler;
a) Sözcük başı değişimler,
a/e : Esker (Asker)
i/e : Eyi (iyi)
b) Sözcük içindeki değişimler;
a/u : Muhalle (Mahalle)
i/ı : Hızmet (Hizmet)
ı/u : Altun(Altın)
o/u : Buynuz (boynuz)
ü/ö : gözel(güzel)
c) Sözcük sonu değişimler.
ı/u ayu (ayı)
2. Bunların yanı sıra üçüncü tekil kişi zamirinde görülen değişmelere de oldukça sık rastlanan değişimlerdir.
o/u , u/o : uçun (için)
ı/u değişmeleri de sık rastlanır.
3. Mahalli (yerel) ağızda ünsüz düşmesi sonucu ünlü uzamaları görülür.
Balamak (bağlamak), aşam (akşam), memet (mehmet)
4. Ünlü uzamaları, hece düşmeleri de ortaya çıkabilir.
Aşşa (aşağı), aya (ayağı)
5. r,ı ünsüzleriyle başlayan sözcüklerin başına ı,i seslilerin eklendiği görülür.
Iliman , ireçel, irecber
6. Kumru ve köylerinde mahalli ağızda düzlük, yuvarlaklık uyumuna aykırı kullanışlara çok rastlanır.
Mamur(memur), gaşuk(kaşuk)
7. Kumru ve köylerinde, sözcük başında, ortasında ve sonunda sessiz(ünsüz) değişimleri de çokcadır. Bunlardan kelime(sözcük) başındaki k/g değişmesi nerdeyse kural niteliği kazanmıştır.
a) Sözcük başındaki değişmeler,
ç/c : Cenber(çember) , cıblak (çıplak)
k/g : gız (kız) , gıl (kıl)
p/b : bekmez (pekmez), bazar (Pazar)
s/z : zabah(sabah) . zabı (sabi)
t/d : daş (taş) , duz(tuz)

b) Sözcük ortasındaki ünsüz(sessiz) değişmeler
k/g : dakga(dakika) , Angara (Ankara)
b/p : dabanca ( tapanca)
Ayrıca Anşa(Ayşe), isdemek(istemek), örneklerinde görüldüğü gibi kimi zaman y/n, t/d değişmeleri de vardır. Ancak bunlar kurallaşmamıştır.
b) Sözcük sonlarında değişmeler,
P/b : mektub (mektup) , çıkıb (çıkıp)
T/d : aded (adet) , ahred (ahret)
Y/v : köv (köy), bu tür konuşmalar bazen görülür.
8. Sık rastlanan ünsüz düşmelerinde düşen ünsüzün etkisiyle önündeki ünlü uzar. Ünsüz düşmelerinin en belirginliğini (ğ) düşmesidir.
Balamak (bağlamak) , alamak(ağlamak), dömek (döğmek)
Bunun yanı sıra Amet(Ahmet), goşu(komşu), aşam(akşam), örneklerinde görüldüğü gibi (h,l,k,y,m) düşmeleri de vardır.
9. Kimi durumlarda ünsüzler arasında yer değişmeleri olur.
Melmeket(memleket), annatmak(anlatmak), samannık(samanlık),
Yukarıda örneklerde görüldüğü gibi (nl/nn) benzeşmeleri fazladır.
Rl/ll benzeşmesi de sıkça görülür.
Hatıllamak(hatırlamak), pallamak(parlamak), talla(tarla)
Hc/cc, kt/tt, rn/nn benzeşmeleri az raslanır.
Bocca (bohça), gannım(karnım) gibi.
10. Kişi zamirlerinde üçüncü tekil kişi zamirlerinin “u” biçimini aldığı görülür. Üçüncü çoğul kişi zamiri de “unlar” biçimine dönüşür. Dönüşüklülük zamiri “kendi” sözcüğü “kendü” biçimini aldığı, çekimin, bu biçimi ile yapıldığı görülür.
“kendüm., kendün, kendüsü, kendümüz, kendünüz, kendüleri” gibi.
11. Fiil çekimlerinde birinci çoğul kişi ve

Kumru'nun Tarihi /Bekir Akkaya

Kumru’nun tarihinden söz etmek için, öncelikle Fatsa ve Ünye İlçelerinin tarihine bakmak gerekir. Yüzölçümü 344 kilometrekare ve denizden yüksekliği 450 metre olan kumru ilçe merkezinin kuruluşu çok yenidir. Ancak Fatsa’ya bağlı bölge olarak yerleşimin tarihi çok eskilere kadar gider. Tarihi kaynaklara göre Fatsa ve Ünye merkezlerine İniş ve yerleşme M.Ö.3000 yılına kadar gider. Sahilden iç bölgelere yerleşme ise bu tarihlere kadar dayandığı görülür. Sebep ise, sahilde sıtma hastalığının çok yaygın olması olarak görülür.

Fatsa Pontos Krallarından Farnakes tarafından kurulmuştur. Ünye ise M.Ö. 1270 yıllarında yapılan Truva Savaşları sonucunda sömürge haline getirilmiş bir bölgedir. 2. Farnakes’ten sonra Fatsa Bölgesi’nde ayrı sülaleden gelen Polemen hükümdarlık yapmıştır. Fatsa’dan Trabzona kadar uzanan sahil şeridi ile iç kesimlerde kalan Tokat-Niksar, dolayısıyla kumru Bölgesini kaplayan bir sahada Pont Polamonyan Devleti (Polamonyak) kurulmuştur.

Kumru ve Fatsa çevresi M.Ö 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğunun elinde kalmış, iskender’in M.Ö. 344 yılında Anadolu’ya geçmesiyle M.Ö. 331 yılında Kumru ve çevresi Perslerden alınarak Pont Devletinin hakimiyeti altına girmiştir. Pont Krallığı üç asra yakın Kumru ve Fatsa bölgesinde kalmış, merkez olarak ta Fatsa’yı değil, Fatsaya bağlı Bolaman’ı merkez olarak kullanmıştır. Kumru-Fatsa ve bu bölge Pont Devletinden kurtuluşu M.S.395 yılında Anadolu Topraklarının Doğu Roma Devletinin hakimiyetine girmesiyle son bulmuştur.

M.S. 391-395 yıllarında Orta Asya’dan büyük göçler halinde gelen Peçenek ve Kuman Türkleri Kumru ve çevresinde uzun süre kalmış, yörenin Türkleşmesinde

Kumru Evliyaları / Bekir AKKAYA

A- EVLİYA NEDİR? YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :

Geçen hafta kısaca Kumru’nun tarihinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise Kumru Evliyaları üzerinde duracağız. Birkaç yıl önce Sıtkı Çebi imzası ile yayınlanan “Ordu Evliyaları” kitabında Kumru Evliyalarından hiç söz edilmemişti. Bunun üzerine Kumru ve köylerini adım adım dolaşarak bu konuyu araştırmış, araştırma sonuçlarını Ordu Haber Gazetesi - Mart-1998 tarihinde okuyucularımızla paylaşmıştık. O günden bugüne kitabın yeni baskısının yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Benim Merak ettiğim konu, kitabın ikinci baskısında Kumru Evliyalarından söz edilip edilmeyeceği. Her ne kadar birinci baskıda Kumru Evliyalarınsan söz edilmemiş olsa da, okuyacağınız yazı Kumru topraklarından evliya olup olmadığı konusundan “var olduğuna dair” hiçbir kuşku bırakmamaktadır. (BA)
EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sahibi. Allah’a yakın adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan harikulade hal. (1)
EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (ermişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah’ın dost ve sevgili kulu. KERAMET: Allanın veli kullarının gösterdiği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın

kurallarını uygun olarak yaşamasıdır. (2)
Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Evliya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi olağanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, keramet sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,
Evliya, Velinin çoğulu yani cem’idir. Veli, Kur’an’daki anlamıyla Allah’ın dostu, sevgili kulu demektir.
Yine sözcüklerden anladığımız kadarıyla, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve mekana göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bilemeyiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.
Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişilerin kabirlerini, türbe veya makamlarını ziyaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yardım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)
"ORDU EVLİYALARI" KİTABI ÜZERİNE hocamız. Sayın Nuri Kahraman Bey’in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği "Pilav Günleri" ile,