Birkaç gündür özellikle bir TV
kanalı ve birkaç gazete hükümete karşı savaş açmış bulunmaktadır. Konu ise
dershaneler…
Bir
vatandaş ve otuz yıldır eğitimin içersinde olan biri olarak dershaneler
konusunda bir iki cümlede ben söz etmek istiyorum.
Yine
bir veli olarak iki çocuğumu değişik zamanlarda ve değişik dershanelere
gönderen biri olarak bir düşüncemin olabileceğine inanıyorum. Bilenin de bilmeyenin de söz ettiği
dershaneler konusu sadece bugün değil benim yıllardır yaşayarak içinde
bulunduğum bir durum zaten.
Resmi
rakamlara göre Türkiye’de 17 milyon öğrenci bulunmaktadır. Bu 17 milyon
öğrenciden dershanelere gidenlerin sayısı yine
resmi rakamlara göre sadece %8’i (Yüzdesekizi) Yani 100 öğrenciden ancak sadece dershanelere giden öğrenci sayısı sadece 8 (sekiz) öğrenci. Geriye kalan 100 öğrenciden 92’si (doksan ikisi) dershanelerin adını bile bilmiyor.
resmi rakamlara göre sadece %8’i (Yüzdesekizi) Yani 100 öğrenciden ancak sadece dershanelere giden öğrenci sayısı sadece 8 (sekiz) öğrenci. Geriye kalan 100 öğrenciden 92’si (doksan ikisi) dershanelerin adını bile bilmiyor.
Birkaç
yıl önce ziyaretime gelen dershane görevlisi biri “ dershanelerin önemine vurgu
yaparak özelliklede fakir öğrencilere fırsat tanıdıklarını onları
üniversitelere gönderdiklerini “ söyleyince itiraz etmiştim.
Ben
bunun böyle olmadığını biliyorum. Dershanelere iyi, zeki ve zengin aile
çocukları gidiyor. Bunlarda Türkiye’nin her yerinde çok az sayıda öğrenci. Ve
bu öğrenciler zaten okullarında da çok başarılı ve derece yapan öğrenciler. Ve
her sınav sonucunda devletin resmi okulları ve devletin öğretmenleri
unutturularak bu zeki öğrencilerin göğüslerine reklamlarını yazarak yine kendilerinin
reklamlarını yapıyorlar. Allah aşkına gördüğünüz bu afişlerde işte
kazandırdığımız öğrenciler dedikleri dershane listelerinde başarılı
öğrencilerin kayıtlı oldukları hiçbir okul yok mu?
Az
sayıda da olsa dershanelere fakir öğrencilerde gidiyor. Benim tanıdığım
başarılı bir öğrencinin ifadesi ile “Onların paralarını alarak zeki, başarılı
ve zengin çocuklarına ziyafet çekiyorlar.
Hatta paralarına kıyamayan ve gezmekten de hoşlanan dershane
yandaşlarına Türkiye turu ve hatta yurt dışı turları düzenleniyor, ikramlar
veriliyor.
Bu
kadar tantana çıkarılmasının kesinlikle dershaneler dışında bir nedeni olmalı.
17 Milyon öğrenciden sadece Bir buçuk milyon öğrencinin gittiği dershanelerin
bu kadar abartılmasının kesinlikle başka bir nedeni olmalı. İddialı olmasın ama
yakında asıl gerçeği hep birlikte öğreniriz.
Bir
eğitimci olarak son zamanlarda Milli Eğitimde yapılan değişiklikler ve sistem
yenilenmesi başarılı olursa inanılır gibi değil. Bu yıl ilkini yaşayacağımız
sınavlarla ilgili yapılan yenilikler eğer hayata geçirilirse zaten dershaneler
devre dışı kalıyor. Dershaneler
kapatılmasın diyenlerin asıl maksadı “çöküşmüş milli eğitim eski sisteminin
değişmesinden rahatsız olanlar” gibime geliyor. Dershanelerin arkasına
sığınarak, söyleyemediklerini bu yolla söylemeye çalışıyorlar. Oysa benim
anladığım kadarıyla bir düzenleme. İster istemez eğitimin yeni omurgası
oluşturulurken bazı kanuni düzenlemelerde gerekiyor. Hükümette bana göre bunu
yapıyor. Arzu edilmese de kendiliğinden dershaneler kapatılıyor.
Zaten
öyle değil mi? Dershaneler Milli Eğitimin yenilenmemesi nedeniyle okulların
başarısızlıkları yüzünden hayat bulmamış mıydı? Dershaneler bir eksiklikten doğmamış mıydı?
Bu
böyleydi. Öyle ise şimdi sanki 17 milyon öğrenci dershaneye gidiyormuş gibi bu
tantana, bu iktidara saldırı niye?
Dünden
bu yana bu dershaneler kesinlikle kapatılmalıdır. Bir ülkede kesinlikle iki
başlı bir eğitim olamaz. Okullar ve sınıflar olması gerektiği gibi olur.
Öğretmenlere iyi bir yatırım yapılır. Maddi ve manevi moralleri düzeltilir. İyi
bir öğretmen, iyi bir müfredat ve iyi bir okulla birlikte Türkiye’nin her
yerinde aynı verimi almak mümkündür.
Bu
dershane mantığı ile çocuklarımızı yarış atı gibi ruhsal yönlerini kimsenin
bozmaya hakkı yoktur. En başarılı öğrenciler bile hangi üniversiteyi kazanırsa
kazansın ruhları ölmüş psikolojileri bozulmuş olarak ömürlerini tüketiyor.
Birinci olsalar da başarılı olamıyorlar. Bununda ötesinde ailesinin parası
olmadığından dershaneye gidemediği için eziklik duyan ve isyan eden bir çok
çocuk tanıyorum.
İki
gündür bir televizyon kanalında dershaneler konusunda abartılı ve bir o kadar
yanıltıcı haberleri izlerken hayretler içersinde kaldım. Bu kadar kasıtlı , bu
kadar taraflı ve abartılı haberler bana çok ilginç geldi. “Hoşgörü” kelimesinden
uzak, diyalogdan nasipsiz bir söylem.
Sonra
bu dershaneler sadece bir kesimin ya da bir grubun değil ki. “Milli Eğitimdeki
yanlışlıkların tartışılması gerekirken, okullar nasıl başarılı olunur” a kafa
yorulması gerekirken işi “DERSHANELER GİDERSE TÜRKİYE ÇÖKER” mantığını ülkenin
meselesi haline dönüştürmek bana önümüzdeki günlerde ilginç şeylerin
olabileceği ihtimali veriyor. İleriki günlerde çok şeylere şahit olacağız.
Yoksa bana göre dershane olayı kesinlikle hiç ama hiç önem arz eden bir durum
değildir.
Dershanelerin
arkasına sığınarak siyaset yapmak, siyaset yaparken arkadan dolaşmak ve dün
karşı olduklarına sığınmak ne anlama geliyor.
Bir
vatandaş olarak benim siyaset yapmak hakkımdır. Bunun bir yolu vardır. Ve bu
yasalarla belirlenmiştir. Ticarette
böyledir, başka şeylerde.
Ya
bir partiye üye olursunuz ya da var olan partileri beğenmez yeni bir parti
kurar beğenmediğiniz iktidara karşı muhalefet yaparsınız. Sandıktan çıkar
iktidar olur ve ülke yönetirsiniz.
Koca
koca mektepler bitirmiş koca koca adamların konuşmalarını dinlerken hayretler
içersinde kalmamak mümkün değil.
Sizler
hala “Benim adamım, bizden biri” devrinde iseniz çok gerilerde kalmışsınız.
Zaten Türkiye şu anda bu kafaları değiştirmek için yola girmiş durumda…
Problem
olan adam değil sistem meselesi. Kanunların yenilenmesi, proğramların
güncellenmesi meselesi. Adam gibi
proğram yapar, okullarda ya da kurumlarda uygular “sizin adam benim adam”
meselesine bakmaz yanlışlık varsa adamı değil kanunun eksikliklerini
giderirsiniz.
Türkiye’e
eğitim sakat mı ? Evet. Dershaneler çok mu? Evet…
Yapılacak
işlem eğitimi düzeltir, dershaneleri de kaldırırsınız. Bunu kim yapar? Tabi ki
meclis, iktidar ve muhalefet.
Kanun
yaparken de eskiden olduğu gibi bugünlerde kimse TV, GAZETE aramaz. Geçti o
devirler.
Son
günlerde birileri dünün amiral gemisine soyunuyor. Kendilerinde güç olduğunu
düşünüyor. Öyle ise parti kurulur, siyaset yapar bizler de gerekirse oy vererek
sandıktan çıkarır ve iktidar yaparız.
Öyle
bir durum yoksa yasalara uymak herkesin görevidir. Bu ülkenin hem iktidarı ve
hem de muhalefeti bugün görevdedir. Kimse de kendini kanunlar üstünde görmemelidir.
Dershaneler
konusunda bugün için şunları öğrendim.
1.
“Diyalog” denilen şey bir palavradır.
Müslümanlar arasında yapılamayan bir diyalog başka din mensupları ile
yapılamayacağı kesinleşmiştir.
2.
“Hoşgörü” kelimesi uzaktan yakına gelindikçe
anlamını yetirmekte, çıkar söz konusu ise gökyüzüne uçmaktadır.
3.
Şu anda iktidarın gerçekten iktidar olduğu bir
şey yaparken TV ve Gazeteleri aramadığı kimseden izin ve icazet almadığı bu
devrin de şimdilik ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
4.
Hala Türkiye’de bir kesimin bazı
alışkanlıklarını sürdürmek istedikleri, bugüne alışamadıkları direndikleri
görülmüştür.
5.
Şu ana kadar iktidar dershaneler konusunda
yumuşak geçiş yapmayı düşünürken, bu yayınlardan sonra çok sert bir geçiş
uygulayarak dershaneleri kesinlikle kapatma yoluna gidecektir.
6.
Birileri 28 şubatta bilinçli bir şekilde sınıfta
kalmış ve şu anda aynısının tekrarını istemekte, fakat yanıldığını ileriki
günlerde görecektir.
7.
İki Soru: Adıyaman Menzil Cemati’nin ya da
Mahmut Efendi Cemaatinin bir günlük gazetesi
var mı? Bu konuda bu yazıyı
okuyanlardan bilgi istiyorum.
8.
Bildiğim kadarıyla Semerkant TV Adıyaman Menzil
Cemaatinin. Bu televizyon kanalı Dershaneler konusunda ne düşünüyor…
9.
Şu anda iktidar gerçek manada Dershaneler
konusunda aldığı kararla muktedir olduğunu gerçek manada gösterecek, iki kesiminde
söylemlerini boşa çıkaracaktır. Bu iki
kesimden biri mevcut iktidarı bir kesimle ilişkilendirenler, diğeri ise bu
bizim iktidarımız bizim adamlarımız diyenler…
Önümüzdeki günlerde seçim var. Bu seçim iktidar partisinin
dershaneler konusunda aldığı kararlar sonucu oylarda bir azalma ya da artırma
olur mu? Kesinlikle olmaz…Bugün bu dershaneler konusunda bu kadar abuk sabuk
yayın yapanlar kendilerinde bir güç hissetseler eminim parti
kurarlar…Seçimlerin sonucunda haklı olduğumu kesinlikle göreceksiniz…
Bekir Akkaya/ Kumru/16 Kasım 2013
Bekir AKKAYA / Kumru Haber
Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Çözüm tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır.
YanıtlaSilFethi Yılmaz yazdı 04.03.2019
Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi.
ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir.
Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir.Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.”
2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın kurucuları arasında yer alan Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.
Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Fethi Yılmaz Odatv.com