İnternette Arayınız!

22 Şubat 2021 Pazartesi

Bir Güzel İnsan Halil Tatlıgül Hoca Vardı /Osman Gezgiç Yazısı

#Halil #Tatlıgül (1949-1990)

Şubat 1986’dan itibaren onun adını hemen heryerde duymaya başladım...

 Dost meclislerinde söz bir şekilde ona gelirdi. Genellikle “Hoca Efendi” diye hitap edilirdi.....  

Ordu ilinin Kumru ilçesi doğumlu olan merhum #halil Hocam//

 Fatsa Kumru yolu üzerindeki Çatak beldesinde Kur'an Kursu öğreticisi idi.....

Yatılı olan kursta,Kur'an öğretiyor,hafız yetiştiriyor ve meraklılarına Arapça, Fıkıh, Tefsir, Hadis dersleri veriyordu.....

Perşembe günleri vaaz günüydü....

Vaazda Kur'an’ı takip ediyordu...

Bitirdiğinde tekrar başa dönüyordu//

Mü’min gönlün hasletleri Hemen her gün resmî erkandan eşrafa, esnaftan öğrencilerine, müşkili olanlardan,,

Dostlarına birçok kişi ziyaret ederdi........

O herkese vakit ayırır, hiç kimseyi atlamaz herkesle ilgilenirdi . .

Cömertti,ikramsız,kimseyi bırakmak istemezdi....

İkramsız ziyaret mezarlıkta olur demişti,

Şaka babında gülerek.... İlkel bir insandı/

Ziyaretçisi kim olursa olsun,tatlı dili güler yüzü ile karşılardı....

Saat on yatağa kon der.

Ve izin alarak dinlenmeye çekilirdi.....

Çok geçmeden kalkar ve geceyi ibadetle ihya ederdi.....

Bu kısmını kimseye söylemezdi ancak yakın dostları bilirdi....

Seçim dönemlerinde,ziyaretçilerinin arasına siyasiler de katılırdı.....

Seçim kampanyasına katılan bütün parti temsilcileri kendisini ziyaret etmek zorunda hissederdi....

Hepsini kabul eder, kırmadan, incitmeden ancak eğip bükmeden konuşur,onlara,durumlarına göre nasihat ederdi......

Halil Hoca, hakkı anlatma dışında bir endişe taşımıyordu....

Bu nedenle de bütün,partilere mesafeli duruyordu.....

Derslerde okuttuğu,metinle ilgili şifahî nakillerde,bulunurdu....

Medrese eğitim,geleneğinde kitabî bilgiye eşlik eden bir birikim ağızdan ağza,nakledilirdi....

Bu eğitimde hoca,merkezi bir role sahipti//

O hem eğitim geleneğinin hem de muazzam,kültürün taşıyıcısı idi....

Onu kime ne kadar,aktaracağını bilirdi...

Zira ilim bir emaneti ve taşıyabilene emanet edilirdi.. ..

Halil Hocam o geleneğin önemli temsilcilerinden biriydi......

Bir gün dersten sonra, Büyükler,falanca üstadın, alimin,şeyhin kitaplarını vaazlarımda takip etmemi istiyorlar dedi....

Ben Kur'an’ı takip etmeyi, Kur'an’a çağırmayı tercih ediyorum diye cevapladım demişti.....

Söz edilen kitapları,okuduğunu,gerek,duyduğunda onlardan da nakillerde bulunduğunu sözlerine ilave etmişti......

O meşreplere karşı da eşit mesafede durmayı tercih ediyordu......

Onyedi yaşında icazet sahibi oldu...

Mütevazıydı, davetlere icabet eder, düğünlere gider, cenazelerde bulunurdu......

Genç yaşlı demez, bütün insanlara değer verirdi.... İtibar görmesinin ve sevilmesinin nedeni sadece ilmi değildi....

Birçok güzel vasıfla muttasıftı....

Düzenlediği bir icazet merasimine Samsun’dan Rize’ye kadar birçok şehirden binlerce insan katılmıştı.....

Kendi Hocası da bu merasime katılanlar arasındaydı......

İlkokul üçten ayrılıp Rize medreselerinde okumuş ve on yedi yaşında icazet almıştı......

O dönem Rize müftüsü Yusuf Karali, Osmanlının yetiştirdiği önemli alimlerden ve dersiamlardan biridir.....

Yaşı bir hayli,ilerlediğinden ders vermeyi bırakan müftü,zekasını fark edince ona özel ders verir.......

Bu durum bazı hocaları kıskandırır....

Bu tıfılda ne buluyor diye müftüye sitem ederler......

Hac ibadetini yaparken vaaz edenleri görür,,,,

kendisi de bir köşe bulur,etrafına toplanan insanlara vaaz eder.......

Suudi polisi delikanlı vaiz'inin izin belgesini görtermesini ister.......

Ne izin belgesi vardır"ne de izin alınması,gerektiğini bilmektedir.....

Polis onu alır,bir heyetin karşısına götürür...... Alimler heyeti onu imtihan eder vaaz edebileceğine dair belge verir......

Orada Ona da yol görünmüştür...

Dışardan bitirme,sınavlarına girerek ilkokulu tamamlamış,

İmam Hatip Lisesi diplomasını almıştır..... Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki,Haseki Eğitim Merkezinden mezundu....

İlahiyat Fakültesinde okumak istiyordu..... Üniversite ona kente,göçme, ilim ehline yakın olma fırsatı verecekti.....

 Bu yol onu hem amacına ulaştıracak hemde kimseyi kırmayacaktı....

Hassas bir insandı//

Yörenin tabiriyle bir kocamanın bile kendisine “Hoca Efendi biz sana ne yaptık da bizi terk ettin demesini istemiyordu.....

Öğrenci sayısı her geçen gün azalıyor,mevcutlarının hali onu tatmin,etmiyordu.....

Büyük şehirlere,göçmeliydi.....

Üniversite tahsili yıllardır emek verdiği bu beldeden ayrılmasını kolaylaştıran makbul bir gerekçe olacaktı.......

Hoca okumaya gitti diye sevinirler,

ama böyle bir neden olmadan gidersem bana gönül koyarlar.......

Onların bende hakkı çok. Kimseyi gücendirmek istemem demişti.....

 İlk denemesinden sonuç alamadı....

çünkü TDK’nın kelimelerine aşina değildi......

Sınava ikinci kez girmeye ömrü vefa etmedi.

1990 yılında ikinci yarı yılın başında rahmeti,Rahman’a kavuştu......

Cenazesine otuz binden fazla insan katıldı.....

Görev yapıp Çalıştığı kursun yanına defnedildi......

Çatak olan beldenin ismi vefatından sonra,#İslâmdağ olarak değiştirildi......

Gönüllerini kırmadığı insanların gönlünde yaşayan merhum hocamızı rahmetle anarken//

ağzından düşürmediği bir sözü nakletmek,istiyorum:

Li külli şey'in maniu li’l-ilmi mevâni’. (Her şeyin engeli bir tektir tek, ilmin engeli pek çoktur pek.)

Kabrin nur mekanın cennet olsun HOCAM

Osman Gezgiç/https://www.facebook.com/osman.gezgic.3

© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 © Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm yasal haklar https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. Çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder