İnternette Arayınız!

22 Ocak 2021 Cuma

Bir İmam Hatiplinin Not Defteri-4


Bu yazı İmam Hatip Lisesinde okurken tutuğum notların dördüncüsü. Not Defterimden sayfa atlamadan 1977 yılında tuttuğum notları sizlere aynen aktarmaya devam ediyorum.

“Mukaddes Çile “ Mustafa 
14 asır boyunca pek çok devlet kurulmasına ve gayri Müslim devletleri dahi asırlarca idare etmesine bakılırsa Kur’an kadar muvaffak olmuş başka bir kitap gösterilemez. Ne var ki kıymetli kitapların kıymetli okuyucuları lazımdır.

*********

Kıymetli orduların kıymetli mensupları bulunur. Öyle ise insanların en kıymetli ordusu olan Müslümanlar, tek tek büyük kıymette olmak zorundadır.

Allahüteala “ Her kim ahıret ekimini isterse ona ziyadesiyle veririz. Her kim Dünya ekimini isterse ona da ondan veririz.”

*********

Aynı kitaptan tuttuğum notlar aynen şöyle.

-Peygamberimizin Uhut Savaşında Yenilmesinin Nedenleri:

1. Peygamberimizin sözü tutulmadı.

2. 300 kişilik bir kafile Abdullah İbni Ubey idaresindeki askerler harbe iştirak etmediler.

3. Kumru Tepesindeki Boğazı, okçuların bırakıp mal-mülk sahibi olma sevdalarına düşmeleri.

*********

Kitaptan tutuğum notlara devam edelim.

İslamiyet’te “Din Adamı” diye kimse yoktur. Herkes dinini öğrenmek ve yaşamakla mükelleftir.

*********

İslam Alemi: İslamiyet ilim dinidir. Öğrenilmesi ve anlaşılması gereken bir dindir. Bu gerçeği kabul edip çalışanlar İslam Alemidir. 

*********

Arif: Öğrendiklerini yaşayana arif denir. Müslüman “ün” için, meşhur olmak için okumamalıdır.

İlmiyle amil olmayanlar sırtlarında kıymetli kitapları taşıyan eşeklere benzer.

Adam vardır ki, meyvesini yediği bahçeye fidan diker.

“Ölüsü olan bir gün, delisi olan her gün ağlar.” (Atasözü)

Müslüman için ölçü, kendisi değil dini olmalıdır.

Birinin ıstırabı, diğerinin eğlencesi olursa, o millet kalkınmış sayılmaz. Ve kalkınamaz.

Milli Piyango, Milli yaralar açar.

Natüralizm: Tabiatçılık demektir.

**********

Kalkınma Deyince: Para harcamasını bilenlerin sayısı artırılmalıdır. Milletin cebi kadar, beyni ve kalbi de ihmal edilmemelidir. Vicdan, iyi ile kötüyü tartacak duruma gelmeli. Kısacası maddi ve manevi kalkınma, bir arada el ele veya yan yana olmalı. İşte o zaman kalkındığımızı iddia edebiliriz..

***********

Bir gazeteci, bazı öğretmenlerin veya yazarların iddia ettiği gibi “ İnsanları sosyal veya ekonomik hayvan olarak “ ele alıyorsa o zaman onun bütün meselesi, yemekten, içmekten, eğlenmekten ve cinsiyetten ibaret olacaktır.

Koyun gibi helalı haramı düşünmeden yiyenler ekonomik bir hayvandır. Kedi gibi nikâhsız evlenenler de sosyal hayvandan başkası olamaz. Hele “ eşektir, zevki aşkındır başından, ne anlar kâinatın göz yaşından” sırına uyanlar da elbette ki, insanlıktan uzak yaratıklardır.

Halktan yana olan milliyetci, imanlı genç, kendisini kandırmak isteyeni isterse suç olur mu? Tabi ki “Hayır”

***********

İlim tektir. ”Camide, okulda ilim temeli üzerine kurulmuştur. Bu durumda kitabı olan Kitabında “ OKU” yazan bir dinin mensupları, ilme karşı çıkamazlar. Allah’ın yarattığı şeyleri anlatan okul kitapları da dine ters düşmez.

İslamiyet’te namaz kılmak nasıl ibadetse helal kazanmak için çalışmakta ibadettir.

Osmanlı İmparatorluğunu yıkan gazeteciler (yazarlar)dır. Bugün Cumhuriyetin ayakları titriyor ise veyahut ta Cumhuriyet kuvvetli ise bunların sebebi gazetecilerdir.

Çıplaklık şeref sayılır ise biz bu şerefi hayvanlara bırakıp, biz insan olmanın çarelerini aramalıyız.

Basın, her memleketin gözü, kulağı ve beynidir. Her devlette göz vardır. Fakat görmek yetmiyor, gördüğünü anlayacak, değerlendirecek beyne ve bunları anlatacak dile ve kaleme ihtiyaç vardır.

Sosyalist ülkelerde basın hürriyeti yoktur.

Başarının yüzde doksan dokuzu tedbiri kabiliyettir.

Sosyalist gazeteler, Sosyalizme düşman olan zenginler tarafından beslenmekte böylece bazı sosyalistlerin para problemleri ortadan kalkmaktadır.

Dine taraftar olmak dindarlık olmaz. Dindarlık manasına da gelmez. Ancak İslamiyet’in esaslarını bir ölçü gibi tutmak, hareketlerimizi bu ölçü ile değerlendirmek dindarlık manasına gelir.

Komünizm Hıristiyan ülkelerinde doğmuştur. Türkiye’de ve dünyada Sosyalizm cereyanına karşı tek çıkar yol vardır. O da İslamiyet’tir.

************

Din ve Millet bir bütündür.

Din kelimesi ile insan kelimesi birbirinden ayrılmaz..

Kabe’yi Adem Aleyhisselam yapmıştır.

Yenip yenmeyen otları ve meyveleri birbirinden ayıran Adem Aleyhisselamdır.

Balık tutmasını, avcılığı, yardımlaşmayı öğreten de odur.

İdris Aleyhisselam Kalem ile yazı yazdı. Elbise dikip giydi.

Nuh Aleyhisselam gemi yaptı.

Irkların başlangıç noktasına gidilirse hepimizin mahrecinin bir olduğu meydana çıkar. Mesela: Dini kanaldan gelen bilgilere göre Nuh (AS) üç oğlu varmış. Bunlar; Sam, Nam ve Yasef. Bunlardan sam, Arap, Fars ve Rumların dedesi imiş. Bu durumda Araplarla Rumlar kardeş sayılır. Türklerin kardeşi de Yasef olduğuna göre hepimiz Nuh dedemizde birleşiyoruz.

İlk insan Adem Aleyhisselamdır. Büyük tufandan sonra insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamdır.

Irklar insanlardan meydana gelmiştir.

Ehli Kitap: Tevrata, Zebura, İncile tabi olanlara denilir.

*************

Hatalı kimselere kızmaktansa hatasız hale gelmeye çalışmak en çıkar ve en faydalı yoldur. 

Peygamberimiz Buyuruyor ki; 

“ Sizin için en çok korktuğum Deccal’dan başkalarıdır.”

Peygamberimiz “ Deccalın uluhiyeti inkar edeceğini kendini Rab diye takdim edeceğini bildirmiştir.

************

Müslüman Hakka inanan kimsedir. Hakka inanan Hakkı haklıya vermelidir. Vermez ise, bu şahıs yine Müslüman’dır. Fakat meyve vermeyen meyve gibidir. Böylece o Müslüman’ın hususi dünyasında İslamiyet yok olmuş olur.

************

Komünist Çin’in nüfusu her yıl 13 milyon artmaktadır.

Newyork’ta Nüfus Kurulunun Başkanı Frederick: “ 26 sene sonra Dünyanın nüfusu en az 6 milyar olacak. 66 sene sonra ise 12 milyara varacaktır. Bu sıralarda Dünyada güven kalmayacak, ortalık karışacak. Hükümetler ayakta duramayacaklardır. İnsanlığın bu hale 30-40 yıl daha dayanabileceği düşünülebilir.” Diyor.

Bediuzzaman Saidi Nursi Bir Ayet ve Üç Ayetin Tefsiri Sonunda aynı şeyleri söylüyor. Şualar isimli eserinin 513 ve Kastamonu Lahikası İsimli eserinin ise 21 ve 156’cı sahifelerinde, “ Önümüzdeki 100 seneyi takip eden 45 sene içinde Dini hayatın iyice gerileyeceğini, takriben 152 sene sonra kıyametin kopabileceğini” belirtiyor. 

Bizim dikkatimizi çeken nokta doğuda ve batıda bir çok alimlerin sözbirliği etmişçesine burnumuzun önündeki felaketlerden haber vermeleridir.

*******************************

Bu notlarımız 1997 yılında Mukaddes Çile adında kitaptan aldığımız notlardır. 

O günden bugüne dünyamızda çok değişikler oldu. Komünizm yıkıldı. Dikkat edilirse dini içerikli kitaplarda mutlaka Komünizm’in tehlikesi bir şekilde vurgulanmaktadır. Bundan önceki notlardan yola çıkarak aynı şeyleri söylemek mümkündür.

Bugün ise kitaplarda durum kapitalizm olarak geçmektedir. Ve bu duruma dikkat çekilmektedir.

Ben bu notları 1977 yılında tutmuşum. Bu kitaptan tuttuğum son paraflarda gelecek için bazı kehanetlerde bulunulmuş. Amerikalı 30-40 yıl sonra Dünya’nın dengesi bozulacak diyor. Ben notları tuttuğumdan bu yana tam 32 yıl olmuş. Bugün Dünyada bir krizden söz ediliyor. Acaba ilgili Nüfus bilimcisi buna mı işaret etmişti?

************

Saidi Nursi’nin ise bazı sözleri Dinle ilgili. Dinin 45 yıl sonra Dünyada azalacağını 152 yıl sonra da kıyametin kopabileceğini söylüyor. Bugün dünyada dine dönüşte bir azalma mı var yoksa çoğalma mı?

Benim şimdiki şahsi kanaatim çoğalma var. Dünyada dine bir dönüş var. Hatta günümüzde dine yöneliş milli ve manevi değerlere bir yönelme var. Bana öyle geliyor ki, Saidi Nursinin sözünü ettiği 152 yıl sonra kıyamet vurgusu, kendi zamanındaki özel durum nedeniyle olmuş olabilir. Şimdi ise bütün dünyada dine bir dönüş gözükmektedir. Hatta tüm Dünyada yapılanmalar Din eksenli gözükmektedir.

Gerçekten bütün dünya bir krizin eşiğindedir. Bu maddi ve manevi tüm alanlar için geçerlidir. Dünya insanlığı da bunun farkındadır. Ya dine sarılarak dünya kurtulacak, ya da din ortadan kaldırılarak dünya kendi kıyametini hazırlayacaktır.

*************

Bu yazı devam edecek olup, tuttuğum notları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

Notlarımın dördüncüsüne son vermeden önce defterin ilgili sayfasının sonunda iki notum daha var. Bunlardan birisi ilgili sayfalarda Ordu İmam Hatipteki iki hocamın isimleri. Mehmet Gudu ( Osmanoğlu) ve Ramazan Kurucu. 

Diğer Not ise 1977’de radyodan aldığım bir şiir.

Karacaoğlan’dan:

Nasıl meth edeyim sevdiğim seni,

İstanbul, Bursa’yı değer gözlerin.

Alemde bulunmaz Ruhile Van’ı,

İzmir’i, Konya’yı değer gözlerin.


Kimsede görmedim sendeki nazı,

Tunus, Trabulus, Acem, Şiraz’ı

Yemen’i, Bağdat’ı, Mısrı, Hicaz’ı,

Belhi, Bukara’yı değer gözlerin…


Beşinci notlarımda buluşmak ümidiyle…

Bekir AKKAYA (apa) 

22.02.2009/ KUMRU DESTAN GAZETESİ
-----
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder