İnternette Arayınız!

22 Ocak 2021 Cuma

İlk topu Fatih Sultan Mehmet dökmüştür-2

1976’lı yıllarda benim gibileri en çok heyecanlandıran kelime “Sanayileşme, Sultan Fatih” kelimeleri. Bu kelimeleri duyduğumda bütün dünyayı kuşatıyorum zannederdim.
Üç yıl Çatak Kur’an-ı Kerim Kursunda Arapça okumamın ardından gittiğim Ordu İmam Hatip Lisesinde bir çok arkadaşım benim gibiydi. Ya Arapça okumuşlardı ya da Hafızlık yapmışlardı. Üç yıl aradan sonra benim gibilerin İmam Hatip Liselerine gitmelerinin tek nedeni 1974 yılına kadar kapalı olan o bu okulların orta kısmı CHP –MSP hükümeti tarafından açılması olarak bilinir. Bana görede böyledir. Kocaman adamlardık. Bir çok arkadaşımız ortaokul birinci sınıfta iken bizim yanımızda küçücüklerdi.
        1974 yılında kurulan CHP-MSP Hükümetinde Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı ise Necmettin Erbakan’dı. İmam Hatiplerin orta kısmı da bu kısa hükümet döneminde açılmıştı. Bu hükümet döneminde ben Fatsa Dağgüvezi Çatağı Kuran-ı Kerim Kursunda Arapça okuyordum. Hocalarımız ise Mehmet Bahar, Mehmet Buladı ve Halil Tatlıgül idiler. Bugün hiçbiri hayatta değiller. Allah kendilerine rahmet eylesin. (Amin) İlerde Çatak Kuran’ı-Kerim Kursuna Tekrar dönmek üzere ben defterimin sayfalarına göz atmayı sürdüreyim.

        26.01.1977 tarihinde defterime “Sanayileşmede Geriye Bakış” adındaki kitaptan şu notları almışım.

        “-Harun Reşit Batının temsilcisi olan Şarlman”a bir çalar saat hediye etmiştir. Bu olay 12-13 asır öncesi olmuştur. Bundan anlaşılıyor ki, saati ilk defa Müslümanlar yapmıştır. Şarlman bu saati alınca çalacağı sırada saati gözetler, saatin yanına cinler nereden geliyor diye onu ustaca gözetlemiştir.”

        “-Çelik Sanayi Almanlar kurdu denilmektedir. Halbuki yıllar önce Haçlı Seferleri sırasında memleketimize gelmiş SOLİNGEN adlı bir Alman bizden öğrendiği ile memleketinde çelik sanayi kurmuş üne kavuşmuştur. Bu adam Müslüman ülkelerden çeliğe nasıl su verildiğini öğrenmiş ve Almanya’yı Çelik Sanayi bir ülke haline getirmiştir. Bugün hayret verecek derecede gelişmiş olan böyle bir çelik merkezinin hocası bizleriz. Bizim mensup olduğumuz alemdir.”

        “- Yine bizler ilk defa topu dökmüşüzdür. Bunu başaran ise Fatih Sultam Mehmet’tir. Halen İstanbul’da bulunmaktadır. İşte bu Fatih’in dökmüş olduğu topları şimdi bizlerde yapabilecek bir firma yoktur…”

        “- Sultan Hamit Han Büyük Sanayileşmeyi başlatan insandır. İlk elektrik santralini o kurmuştur. “

        “-İlk Ford Otomobil 1905 yılında Ford tarafından imam edilmiştir.”

        Yukarıdaki notlar 26.01.1977 tarihinde defterime yazılmış, Bilgilerin kayanağı olarak ta Başbakanlık Basım Evi tarafından 1976 tarihinde Ankara’da basılan Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın Adana Konferansını içeren “Türkiye’nin Sanayileşmesi” adındaki kitaptan alınmıştır.” İfadesi kullanılmıştır.

        1970’li yıllarda okuyorduk. Herkes okuyordu. Sağcısı da, solcusu da, Mücadelecisi de, İslamcısı da herkes okuyordu. 

        Tüm öğretmenlerimiz mutlaka okumamız gereken kitapları bir liste halinde bizlere açık ya da gizli veriyorlardı. Bizde o kitapları ve dergileri okumak için çok geceler uyumuyorduk. Bazı kitap ve dergilerin pansiyona ve okula sokulması yasaktı. Bir öğretmenimizin hoşuna giden bir kitap veya dergi diğer öğretmenlerimizin hoşuna gitmeyebiliyordu. Dolabıma koyduğum ve o günlerde yeni çıkmış olan bugünkü “Sızıntı” dergisi yüzünden AD öğretmenimizden tokat yediğimi söylesem bugün bir çokları haklı olarak inanmayacaktır.

        Ahmet Mithat’ın romanları benim için bir harikadır. Hasan Mellah ve Hüseyin Fellah eserleri bir solukta okunacak romanlardır. 

        Büyüklerimiz bizlere kitap okumanın yöntemlerini anlatırken “roman da hikaye de olsa önemli olan cümlelerin altını çizin ya da not alın.” İfadelerini sık sık kullanırlardı. Defterimden bu cümleleri doğrulayan bir notu şöyle kayıt altına almışım.

        Ahmet Mithat’ın “Denizci Hasan-Hasan Mellah” adındaki romanında “Çok Evlenme” ile ilgili şu ilginç bilgiler mevcut.

        “Fas Padişahlarından Mevla İsmail, 1670 senesinden 1727 senesine kadar yani yarım asır müddet hükümet sürerek, bu müddet zarfında deftere geçmeyen bazı kadınlardan başka tam 8000 bin (sekizbin) kadınla evlenmiş ve bunlardan 825 oğlu ile 342 kızı olmuştur. Kendisi 1727 tarihinde vefat eylediği zaman erkek çocuklardan hangisinin padişah olacağı hakkında halk ve taraftarlar arasında büyük bir kavga çıktı. Çok kan döküldü. Nihayet 1757 tarihinde Seydi Muhammed ortalığa düzen vermeyi başardı.”

        Yine devamla 13.02.1977 tarihinde yazdığım defterin sayfalarını birlikte çevirerek “Hasan Mellah”dan şu aldığım notu da aktarayım.“Kaf Dağı: Mitolojik Bir Dağ. Gerçekten bunun Kafkas Dağlarından biri olduğu tahmin edilir.” Bu notları tarihinde ilgili kitaptan not almışım.

        Bu notları defterime neden almış olabilirim?

        Çok evlenme konusu ilginç bir not olmasındandır. 

        “Kaf Dağı” notu ise ?

        Kitapçı Mehmet Hoca diye tanınan Rahmetlik babamın Kaf Dağı ile ilgili birçok bilgilerine şahit olmuşumdur. Babam : “Yecüc ve Mecüc’ün Kaf Dağının arkasında olduğunu ve kıyamete yakın bir zamanda Kaf Dağını aşarak dünyayı istila edeceklerini, tüm deniz sularını içeceklerini söylerdi. 

        “Bizim evde “Kara Davut” adındaki kitap en çok okunan kitaplar arasında idi. Babamın “Delail-i Hayrat” Dediği bu kitabın bizdeki adı Kara Davut idi. Rahmetlik babam her akşam mutlaka Muhammediye’den bir bölüm okurdu. Tefsiri Tibyan ya da Mızraklı İlmuhali bizim evin baş ucu kitapları idi. Halebi Sağır ve bir çok Osmanlıca kitap okunurdu. Yunus Emre’nin ilahileri ve ahır zaman kitapları ezberlenirdi.

        Babamın Kaf Dağı söylemine ben pek inanmıyordum. Bu nedenle de babamla tartışırken bilgileri kendisine sunmam için romandaki bu bilgileri kayda geçirmiş olabilirim.

        Daha sonraları babamı ikna edemedim. Ve bu konuda babamla zaman zaman çok tartıştığımız olurdu. Peki o beni ikna etti mi? Hayır.
Bu yazı Devam Edecek...Bekir AKKAYA/Karadeniz Destan Gazetesi

------
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder