ABD'nin New York kentindeki Cotton tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, 1800'lü yılların ortalarından beri daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi yaşam için mücadele vermektedir. Ama bunca yıllık mücadeleye karşın elde edebildikleri pek bir hak yoktur.
En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları
aşmayı başaramayan 129 kadın işçi yanarak ölür.En sonunda, 8 Mart 1908 günü, haklarını alabilmek için son çare olarak greve giderler. Ancak patronlar bu greve zalim bir şekilde müdahale ederler. Greve giden kadınlar fabrika binasına kilitlenirler. Patronlar bu yolla grevin başka fabrikalara sıçramasını engellemek isterler. Ancak beklenmedik bir şey olur ve fabrika yanmaya başlar. Ne yazık ki yangından fabrikada bulunan kadın işçilerden çok azı kaçarak kurtulmayı başarır. Yanan fabrikadan kaçmayı ve fabrikanın çevresine kurulmuş olan barikatları
8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması, uluslararası düzeyde kabul gören bir hal alması 1970'lere rastlar. 1977'de ise Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edilir. 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü’nün kısaca tarihi budur.
Birleşmiş Miletlerin almış olduğu bu kararın iki temel nedeni vardır. 1. Dünya barışının korunması, 2. Sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak tanınması gereksinimi.
Bu temel iki nedenin alt başlıklarını kısaca şöyle sıralayabiliriz. Kadınlara da eşit hakların verilmesi, kadınların da zengin hale getirilmesi, kadınların da eğitim seviyelerinin verilmesi, kadınların da çalıştıkları yerlerde erkekler kadar ücret alabilmeleri, kadınların da oy haklarına kavuşması, kadınların da daha seviyeli yaşamasının önünün açılması, erkeklere ve özellikle de kocalarına bağımlılıktan kurtulması, Oy verme, seçme seçilme hakları yanı sıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını kadınlara da verilmesi vs…
“1857 New York: Kadınlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.” 1857 tarih bu sürecin ilki ve 1977’nin 8 Mart’ı ise Kadınlar Günü’nün resmen kutlanmaya başladığı tarih olarak bilinir…
Yüz yıllık “Kadınlar Günü” serüvenini ve geldiğimiz noktayı siz düşüne durun, ben de sizlere 1500 yıl öncesinde bir kadından ve bir erkekten kesitler sunayım.
1500 yıl önce bir kadın vardı ve bu kadın tüccar olup bulunduğu yerde en büyük zengin sermaye sahibi idi.
1500 yıl önce bir kadın vardı ve bu kadın çalıştırdığı ve himayesinde para kazandırdığı gençle dürüstlüğü nedeniyle kendisine evlenme teklifinde bulunarak, evlenme teklifini kendisi yapmış ve kendi kararıyla evlenmişti.
1500 yıl önce bir kadın vardı ve bu kadın toplumun en önde gelenlerinden biriydi, sözü bir kanun kadar geçerliydi.
1500 yıl önce bir kadın vardı ve bu kadın dul idi. Evleneceği erkek ise hiç evlenmemiş ve kendisinden tam 15 yaş küçüktü.
1500 yıl önce bir adam vardı, dul ve buna benzer nedenlerle kadınları aşağılayan günümüz nedenlerini hiçe sayarak kendisi 15 yaş küçük ve evleneceği kadın 40 yaşında olmasına rağmen onunla evleniyor ve o vefat edene kadar başka bir kadınla da evlenmemişti. Ve dul kadınla da evlendiğinde yaşı 25 idi. Ve üstelik o bölgede evlenme yaşı bizlerden çok küçük yaşlarda oluyor ve olmakta idi.
1500 yıl önce bir adam vardı ve bu adam uzun yıllar evlendiği kadının evinde kaldı. Bugünün “iş güvey” denilen kavramlara inat uzun süre eşinin evinde yaşadı.
1500 yıl öncesinden o adam’ın bütün yaşantısını ve o günleri bize ulaştıranların çoğunluğu yine o 1500 yıl öncesinin kadınları idi.
1500 yıl öncesinin her yönden örnek ve önderi olan O eşsiz insan İslam’ın Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) ve o büyük kadın da Hz. Hatice Ana’mız idi.
Ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) 1500 yıl önce eşi Hz. Hatice'nin ticarî faaliyetlerine hiç karışmadı. Servetine el koymadı. Hz. Hatice'yi eş olarak gördü; aşçı olarak değil. Hayat arkadaşı olarak gördü; hizmetçi olarak değil. Evin iç direği olarak gördü; sığıntı ve eksik etek olarak değil. Ve İslam 1500 yıl önce kadını hep böyle değerlendirdi ve böyle olunmasını önerdi.
Hayat bir bütündür, bir günle sınırlandırılamaz. 8 Mart’a en çok kadınlar itiraz etmeli!
Buluşmak ümidiyle…
Bekir AKKAYA/07 Marat 2008/KUMRU HABER/KUMRU
Not: Bu yazı 07.03.2008 tarihinde KARADENİZ HABER POSTASI GAZETESİ’nde yayınlanmıştır.
Bekir AKKAYA/KUMRU HABER/KUMRU © Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 © Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm yasal haklar https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. Çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder