İnternette Arayınız!

22 Ocak 2021 Cuma

Bir İmam Hatiplinin Not Defteri-2

İmam Hatip Lisesinde okuduğum yıllar “not defterime tuttuğum notları ve hatıraları sizlerle paylaşmaya devam edeceğimi söylemiştim. Not defterimi sayfa sayfa takip ettiğimden bir konu bütünlüğü bulamayacaksınız…
Notlarımı hiç tasnif etmeden yazmaya devam edeceğim.

Daha önceden ifade ettiğim gibi o yıllar hem son derece karışık hem de canlı ve aktif bir hayatın yaşanmasına neden oluyordu.. 1975 – 1980 arasında hemen hemen her akşam Ordu’nun bir çok yerinde değişik kültürel etkinlikler oluyordu. Tiyatro ve sinema salonları doluydu. Herkes kendini bir fikri temel düşünceden tanımlıyordu. Belki bana öyle geliyor ama gerçekten son derece hareketli ve yoğun günlerimiz geçiyordu. Onlarca dernek teşkilat daha çok fikri ağırlıklı etkinlikler yapılıyordu.

Düzenlenen etkinliklerde salonlar tıklım tıklım dolu ve heyecanlı konuşmalar yapılıyordu. Ankara ve İstanbul gibi yerlerden dergi ve gazetelerden yazılarını takip ettiğimiz hatipler geliyor bizleri coşturuyordu.

Bizim dönemimizde İmam Hatiplerde pek solcu öğrenci olmazdı. En azından biz böyle biliyoruz. Komünizm deyince aklımıza okuduğumuz kitap ve dergilerde beğenme imkanımız olmayan bir yaşam tarzı ve dünya geliyordu. Komünizm’in dine bakışı ve din düşmanlığı bizler için tescillenmiş bir durumdu. O tür kitapların her türünü okurduk. O yıllarda Aleksandır Soljenitsin Batı Dünyasında olduğu kadar bizim Türkiye’de de biliniyor kitapları ekmek ve su gibi gidiyordu. Nobel Edebiyat Ödülü almış ve Rusyada sürgünlerden sürgünlere gönderilmiş ve Gulak Takım Adaları kitabı ile dünyada ve bizim gönlümüzde de büyük bir yer edinmişti.

*******************
“Soljenitsin ve Batı” adında kitabın özetini çıkarmışım. Bu kitaptan aldığım notları “Rusya ve Komünizm” başlığı altında toplamışım.

İşte 20.12.1977 yılında aldığım o notlar.

Soljenitsin: - “ Komünizmin ilerlemesiyle meydana gelecek felaket, yalnız bir ulusun değil, bütün insanlığın felaketi olacaktır. Komünizm bütün insanlığın yok olması demektir.

Rus atasözü: “ Başına gelince anlarsın.”

Marksizm bir bilim değildir. Rusya’daki insanlar da bunu anlamışlardır.

Komünizm: Toplumun ve ferdin analizi ile açıklamasına el atmış olup, bir işi, ağır bir kasap baltası ile hastasını parçalayan operatörün kabalığı ile yapmaktadır.

Komünizm ahlak kavramını boş verir.

Komünizm hem teorik hem de pratik açıdan insanlık dışıdır.

Demirperde ülekelerinde akıl hastanelerinde günde üç kere enjekte edilen ilaçlarla itaatsız beyinler allak pullak edilerek düşünülmez hale getiriliyor.

Lenin: “Burjuvazi , onları asacağımız ipi kendi elleri ile bize teslim edecektir.

***************
Ticaret Nasıl Doğmuştur?

Denizden gelen biri ile ormandan gelen birinin karşılaşması ticareti doğurmuştur.

Bu iki kişi ürettikleri malları birbirlerine gösteriyor ve değiş tokuş yoluyla ihtiyaçlarını temin ediyorlar idi. Herhangi bir silah taşımadıklarını göstermek için ellerini öne doğru doğru uzatıyor ve boş olduğunu ispat etmeye çalışıyorlar idi.

Bu davranışın bugünkü adı “ YUMUŞAMA POLİTİKASI” dır.

*****************
Rusya’da komünist parti dışında bütün partiler yok edilmiştir. Yalnız partiler değil bütün üyeleri de imha olunmuştur.

Bu imha 15 milyon köylüyü 20. asırda ölüme göndermiştir.

Rusya’da 1917 yılından evvel 80 yıl süresince, CAR’a karşı öldürme teşebbüsleri yüzünden ancak yılda 17 kişi idam edilmiştir.

Rusya gizli polisinin 1920 yılında yayınladığı bir kitapta 1918-1919 ‘da ayda 1000 kişiyi mahkemesiz öldürmekle öğünülüyordu.

Daha sonraları, 1937-1938’deki STALİN terörünün en şittetli devresinde ise, ayda öldürülenlerin sayısı gerçek bir tahmin olmamasına rağmen 40.000 kişiye ulaşmıştır.

*****************
Sovyetler Birliğinde 40 yıldan beri gerçek bir seçim yapılmamıştır.

Sovyetler Birliğinin ne bağımsız basını, ne de bağımsız adaleti vardır.

Lenin: -“ Eğer bir şeyi ele geçirmek isterseniz, alın. Eğer taarruz edebilirseniz saldırın. Fakat karşınıza bir duvar çıkarsa geri çekilin.

Rus halkı ot gibidir. Rüzgarı gördü mü eğilir. Ama kökünden sökülmesine izin vermez.

Prof. İvab Kurganov Aleksander’e göre yanılmışsa da şöyle demiştir. 1917-1959 yılları arasında, Sosyalizm Rusya’da 110 milyon kişinin hayatına mal olmuştur.

******************
KISACA ALEKSANDER SOLJENİTSİN’İN SOLJANİTİN VE BATI KİTABINDA HAYATI

- 1918 -yılında Rusya’da doğdu

- 1945 -yılında tutuklandı

- 1950 -Komüniz düşmanlığı nedeniyle siyasi suçlu olarak özel kampa götürüldü.

- 1953 -8 yıl hapishanede yattı. Aynı yıl hastaneye yatırldı.

- 1955 -Hastaneden sonra tekrar sürgün edildi.

- 1956 -sürgünden kurtuluş.

- 1962 -Yazarlar Derneğine giriş.

- 1965 –İlk çember-Kanser kovuşu ve yurt dışına kaçırılışı.

- 1967 – Yazarlar Birliğinden kovuldu.

- 1970 – Dünyada şöhrete ulaşması.

- 1970 – Nobel Edebiyat Ödülünü aldı.

- 1973 – Gulak Takım Adaları basıldı. Bardağı taşıran son damla oldu. Sovyet vatandaşlığından atıldı.

- 1974 – Batı Almanya’ya geldi. Sonra İsviçre’ye yerleşmiştir.

- Bu notlar tarafımdan 20.12.1977 tarihinde ilgili kitaptan alınmıştır.

********************
İmam Hatipten okuyan bir öğrenci olarak aldığım bu notlar bugün defterimde sadece. O yıldan bu yana dünyada bir çok şey değişti. Rusya dağıldı. Demirperde ülkeleri kalmadı. Almanya’nın doğusu batısı kalmadı. Duvarlar balyozla yıkıldı. Almanya çoktan birleşti. Komünizm korkusu yerini bütün dünyada başka korkulara bıraktı.

Ama o günlerde biz imam hatipliler komünizm ya da diğerlerine daha çok din ve özgürlük eksenli bakıyorduk. Şahsen ben bu yıllarda öyle bakıyordum. Ama bizim en büyük düşmanımız kesinlikle komünizmdi. Hatta bazı imam hatipli ağabeylerim “ehven-i şerden” söz ederlerdi. Komünizmin karşısında Amerika ve Nato ülkelerindeki olup bitenleri “ehven-i şer olarak nitelerlerdi.

Ehven-i Şer” bakışı daha çok “nurcu diye kendilerini tanımlayan kişilerce yapılırdı. Daha çok okudukları kitaplar “Saidi Nursi’nin” Risaleleri olurdu. Ülkücü ve Akıncıların dışında bunlar gazete olarak “Yeni Asya” gazetesini, parti olarak ta Süleyman Demirel’in liderliğini yaptığı Adalet Partisini tutarlardı. Mesela Erbakan ve Milli Selamet Partisine kesinlikle karşı idiler. Akıncılarla- Yeni Asyacılar arasında ciddi tartışmalar olur bu tartışmalar kitap, dergi ve gazete köşelerinde bile her gün yapılırdı.

Nurcu diye kendilerini tanımlayan bu arkadaşlarımız çok fazla değildi. Kendilerini “sağcı” olarak tanımlasalar da “ülkücüler” gibi değildiler. Yaptıklarını ve söylediklerini Saidi Nursinin eserleri ile desteklerler ve onun sözlerini kaynak olarak öne sürerlerdi. Olaylara kesinlikle girmezler ve kendi yaptıkları sohbetlerin dışında hiçbir dernek ve teşkilata gitmezlerdi. Demokrasiyi önemsediklerini ifade ederler ve bununda öncülüğünü Amerika’nın yaptığını ve buna bağlı olarak Nato’nun yaptığını söylerlerdi. Amerika ve Natonun kesinlikle Komünizmle mücadelede desteklenmesi gerektiğini vurgularlardı. Rusya’ya karşı Amerika ve Batının “Ehven-i Şer” – Şerrin Hafifi” olduğunu belirtirlerdi.

Akıncılar benim hatırladığım kadarıyla böyle düşünmüyordu. Rusya ve Amerikayı İslam düşmanı olarak görüyorlar idi. Ben 1976 yıllarında böyle düşünenlere kendimi daha yakın görüyordum.

Bu düşünceler bana ait düşünce ve hatıralardır. Bir İmam Hatipli olarak bu düşünce ve görüşler tüm imam hatipleri kesinlikle bağlamaz.

Defterimdeki notları sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Bundan sonraki notlarım ise Türkler Neden Müslümanlığı seçti? Tevrat ve İncil’le ilgi notlarım ve Peygamberimizden sözler ve de Güzel sözler başlığındaki notlarım olacak…

İkinci notlarımın sonu…

Bu yazı devam edecek…

Bekir AKKAYA/KUMRU/08.06.2008 /KUMRU DESTAN GAZETESİ
-----
©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder