İnternette Arayınız!

13 Şubat 2021 Cumartesi

Kumru ve Çevresinde Mahalli Kelimeler ve Anlamları-2004

 

Kumru yerel (mahalli) ağzı Orta Karadeniz Bölgesi ağızları gurubu içinde yer alır. Mahalli kelimelerin kullanılışı Kumru şehir merkezinde biraz özelliğini yetirmekle beraber, bilhassa bazı köylerde canlılığını korumaktadır. Bu kelimelerin kullanılmasının en büyük sebeplerinden birisi kişilerin kelimeleri söylerken kolay yoldan söylemek,  istediklerini daha kolaydan  ifade etme arzusudur.

KUMRU İLÇESİ VE KÖYLERİNDE YEREL AĞIZ ÖZELLİKLERİ

1. Bilinen ünlülerin yanında bir de kapalı (e) ünlüsü vardır. Ünlü (sesli harf) değişmelerine çokça rastlanır. Değişimler;

Sözcük başı değişimler,

a/e         :   Esker (Asker)

i/e          :   Eyi (iyi)

Sözcük içindeki değişimler;

a/u       : Muhalle (Mahalle)

i/ı         : Hızmet (Hizmet)

ı/u        : Altun(Altın)

o/u       : Buynuz (boynuz)

ü/ö       : gözel(güzel)

Sözcük  sonu değişimler;

ı/u                   ayu (ayı)

2. Bunların yanı sıra üçüncü tekil kişi zamirinde görülen değişmeler de oldukça sık rastlanan değişimlerdir.

o/u , u/o      : uçun (için)

ı/u    değişmeleri de sık rastlanır.

3.Mahalli (yerel) ağızda ünsüz düşmesi sonucu ünlü uzamaları görülür.

Balamak (bağlamak), aşam (akşam),  memet (mehmet)

4. Ünlü uzamaları, hece düşmeleri de ortaya çıkabilir.

Aşşa (aşağı), aya (ayağı)

5. r,ı ünsüzleriyle başlayan sözcüklerin başına ı,i seslilerin eklendiği görülür.

Iliman , ireçel, irecber

6.Kumru ve köylerinde mahalli ağızda düzlük, yuvarlaklık uyumuna aykırı kullanışlara çok rastlanır.

Mamur(memur), gaşuk(kaşuk)

7.Kumru ve köylerinde, sözcük başında, ortasında ve sonunda sessiz(ünsüz) değişimleri de çokcadır. Bunlardan kelime(sözcük) başındaki  k/g  değişmesi nerdeyse kural niteliği kazanmıştır.

a)Sözcük başındaki değişmeler,

ç/c           : Cenber(çember)  ,  cıblak (çıplak)

k/g           : gız (kız)   ,   gıl (kıl)

p/b      : bekmez (pekmez), bazar (Pazar)

s/z                   : zabah(sabah) . zabı (sabi)

t/d                   : daş (taş)  , duz(tuz)

 

b) Sözcük ortasındaki ünsüz(sessiz) değişmeler

k/g                  : dakga(dakika) , Angara (Ankara)

b/p                  : dabanca ( tapanca)

8. Ayrıca Anşa(Ayşe), isdemek(istemek), örneklerinde görüldüğü gibi kimi zaman  y/n, t/d değişmeleri de vardır. Ancak bunlar kurallaşmamıştır.

b)Sözcük sonlarında değişmeler,

P/b      : mektub (mektup) , çıkıb (çıkıp)

T/d      : aded (adet) , ahred (ahret)

Y/v      : köv (köy), bu tür konuşmalar bazen görülür.

9. Sık rastlanan ünsüz düşmelerinde düşen ünsüzün etkisiyle önündeki ünlü uzar. Ünsüz düşmelerinin en belirginliğini  (ğ) düşmesidir.

Balamak (bağlamak) , alamak(ağlamak), dömek (döğmek)

Bunun yanı sıra Amet(Ahmet), goşu(komşu), aşam(akşam), örneklerinde görüldüğü gibi  (h,l,k,y,m) düşmeleri de vardır.

Kimi durumlarda ünsüzler arasında yer değişmeleri olur.

Melmeket(memleket), annatmak(anlatmak), samannık(samanlık),

Yukarıda örneklerde görüldüğü gibi (nl/nn) benzeşmeleri fazladır.

Rl/ll  benzeşmesi de sıkça görülür.

Hatıllamak(hatırlamak), pallamak(parlamak), talla(tarla)

Hc/cc, kt/tt, rn/nn benzeşmeleri az raslanır.

Bocca (bohça), gannım(karnım) gibi.

10. Kişi zamirlerinde üçüncü tekil kişi zamirlerinin “u” biçimini aldığı görülür. Üçüncü çoğul kişi zamiri de “unlar” biçimine dönüşür. Dönüşüklülük zamiri “kendi” sözcüğü “kendü” biçimini aldığı, çekimin, bu biçimi ile yapıldığı görülür.

“kendüm, kendün, kendüsü, kendümüz, kendünüz, kendüleri” gibi.

Fiil çekimlerinde birinci çoğul kişi ve ikinci çoğul kişi değişik biçim gösterir.

11. Geniş zaman çekiminde, başlaruk(başlarız) , başlarsız(başlarsınız) biçiminde söylenilir. Geniş zamanın olumsuz çekiminde de, başlamak(başlamıyoruz), başlamazsız(başlamazsınız) biçimini alır.

Kumru ve köylerinde şimdiki zaman fiil çekiminde –yor- ekinin düşerek önündeki ünlüyü uzattığı, iyelik ekinin ise yerini koruduğu görülür.

“açım, açin, açi, açiyok, açisiz, açiler, “ gibi.

12. Gelecek zaman çekimlerinde  -cek –cak- ekinin tekil kişilerde değişime  uğradığı görülür.

“yapcam, yapçan, yapcak, yapcaz, ya da yapçok, yapacaksız, yapacaklar” gibi.

Buradaki ses düşmeler iöndeki ünlülerin uzamasına neden olur.

13. “-gene-gine”, “-ce,-ca,-çe,ça” eklerinin yerine kullanılır.

Güzel-gene, sıcak-gene, hızlı-gine....gibi.

“-ağrı” : taraf, yön anlamında kelimelerin sonuna eklenir.

Alttan-ağrı, yandan-ağrı, önden-ağrı.....gibi. -(Türkiye Ansiklobedisi     Cilt : 9)

 

Yukarıda açıklanılmaya çalışılan Kumru mahalli(yerel) ağız (kelime) lerin özelliklerini bu şekilde izah etmek mümkündür. Halk bu kelimeleri gelişi güzel değil bir kalıba uydurarak söylemektedir.

Kumru ve köylerinde en çok kullanılan mahalli kelimelerin başlıcaları şunlardır. Ancak bu kelimeler bizim tespit ettiklerimiz kadar da sınırlı  değildir.

 

KUMRU VE KÖYLERİNDE KULLANILAN MAHALLİ KELİMELER VE ANLAMLARI

A

 

Aba                            : Ceket, kalın kumaştan yapılmış bir tür giyecek.

Abalak                       : Besili, tombul yüzlü

Aboğğ                        : Hayret ifadesi, sen ne diyorsun?

Abrul                         : Nisan ayı

Abula                                     : Abla, kız kardeşin büyüğü

Aces                           : Haber

Aga, agali                  : Arkadaş

Ağır nefeste               : Ağır hasta

Ağu                            : Zehir

Ahabu                                   : Bu, işaret zamiri

Ahretlik                     : Arkadaş, candan dost

Ala                             : Ağla

Alaç                            : Siyah, beyaz

Alaf                            : sap, mısır sapı

Alamak                      : Ağlamak

Alayı                          : Hepsi

Alaz alaz                    : Alev alev

Alikopter                   : Helikopter

Alma                          : Elma

Ana,abu                     : Anne

Analık                        : Üvey ana

Analık                                    : Eşinin annesi

Anatmak                   : Anlatmak

Anca                          : Az evvel

Andır                         : Ölü eşyası, soyka

Andırgalmak             : Kahrolmak

Annak                       : Karşıdan görüle bilen yer

Aradu                        : Aradı

Arık                           : Çok zayıf

Artam                        : Oda

Artuk                         : Artık, geride kalan

Aru balı                     : Arı balı

Aruk                          : Çok zayıf

Aşşş                            : Acıma duygusu, üşüme ifadesi, ateşte yanma ifadesi

Avcu                          : Avcı

Azacuk                      : Azacık

Azgun                        : Azgın

Azuk                          : Azık

 

B

Ba                               : Bana

Badal                         : Merdiven

Bahça                         : Bahçe

Bahla                         : Bakla

Bahtlı                         : Talihli, mutlu, şanslı

Bakraç                       : Kova

Bal                              : Pekmez, meyve pekmezi

Balak                         : Camış

Baldırcan                   : Domates

Banyoluk                   : Hamamlık

Bardabaş                   : Geçimsiz, kavgacı, işe yaramayan kişi.

Barmak                     : Parmak

Basgın                                    : Baskın

Başı bağlı                   : Nişanlı veya sözlü

Bazallık                      : Pazarlık

Bazlama                     : Mısır unu hamurundan yapılmış ekmeğin sacda pişirilmiş bir parçası.

Becenne                     : Bezelye

Bel                              : Çatal, toprak kazmaya yarayan bir tür alet

Bel                              : İnsanın vücudunun orta ve ince kısmı.

Beyazlık                     : Yaka

Bezene                       : Bezelye

Bezenne                     : Bezelye

Bıldır                          : Geçen yıl, geçen sene

Bibi                            : Hala

Biçik                           : Buzağı

Bilek                           : Bir tür bitkinin yenen kök kısmı

Bileki                          : Ateşin korunda mısır ekmeği pişirmede kullanılan taş ya da toprak kap. Ateşte kızdırılır, yoğurulmuş hamur içersine konulur ve köze gömülür.

Biron                          : Yarından sonraki gün

Boran                         : Fırtına

Bostan                        : Salatalık

Boz                             : Verimsiz toprak

Böber                         : Biber

Bölce                          : Fasulye

Böle                            : Böyle

Börk                           : Başa giyilen bir çeşit giyecek

Buba                          : Baba

Buban                                    : Bubanız

Bulamaç                    : Su ya da ayran ateşe konulur. Mısır unu azar azar içersine atılır. Ve katı hale gelinceye kadar pişirilir. Kaynar olduğu halde hamurun üzerine tere yağı dükülerek yenilen hamurlu bir yiyecek türü.

Bulduz mu?               : Buldunuz mu?

Burgaç                       : Ters, çözülemeyen

Buymak                     : Üşümek

Büzgü                        : Giyeceklerin lastik takılan kısmı.

Büzük                        : makat

 

C

Cablama                    : Yontulmuş uzun ağaç dalı

Cadaloz                     : Lafını bilmeden konuşan

Camış                         : Manda, kömüş

Candarma                 : Jandarma

Cazı                            : Cadı, kötü kadın

Cenik                         : Aşağı, alçakda kalan yerleşim birimi, denize yakın yer.

Cıbır                          : Fakir

Cılız                            : Zayıf, Ufak

Cınnamak                 : Bağırmak

Cırat                          : Cırahat

Cırcır                         : Fermuar

Cicik                          : Meme

Cigara                                   : Sigara

Cizme                         : Çizme

Corap                        : çorap

Coruk                        : Ufak, küçük

Cöğüz                        : Ceviz

Cöz                             : Ceviz

Cüce                           : Civciv

Cücük                                    : Civciv, yavru civciv

 

Ç

Çağma           : Yansıma, güneş işığının gelmesi

Çanak                        : Büyük tas

Çangal           : Fasulye büyürken sarıldığı ince uzun ağaç parçası

Çapula           : Yağlı deriden yapılmış ayakkabı

Çardak          : Hela, tuvalet, wc

Çardak          : Salon

Çatmak          : Tersleme

Çatmak          : Yetişmek

Çaydanlık      : Demlik

Çelik               : İnce, yuvarlak, küçük ağaç parçası

Çember          : Kadınların başlarını örtmek için kullandıkları ince dokunmuş baş örtüsü

Çılpır              : Yoğurtlu yumurta yemeği

Çıtıllık            : Küçük orman topluluğu

Çızmak          : Çizmek

Çilingir           : Haranı

Çimmek         : banyo yapmak

Çimmek         : Yıkanmak, banyo yapmak, duş almak

Çit                  : Bahçe duvarı

Çit                  : Göğüs

Çit                  : Mısırın kuruması için, silindir şeklinde ağaç dallarından yapılmış mısırları koyulduğu bir tür ambar.

Çite                 : Şiş, örgü için kullanılan demirden ince çubuk, mil

Çitil                : Gecimsiz, huysuz

Çokluk           : Kalabalık

Çomak           : Kalın, yuvarlak ağaç parçası, incesi de olur.

Çor                 : Tuzlu

Çömen           : Küçük sap yığını

Çöplük           : Evin alt kısmındaki tarla, evin yanı

Çörek             : Mısır ekmeğinin kül içersinde kızgın taş üstünde bişirilmişi

Çörtük           : Armudun küçüğü

Çulfa              : Dokuma tezgahı

Çulfa              : Kilimin ufağı

Çürük                        : Çürümüş

D

Dağ                            : Orman

Dam                           : Saçaklık

Dangalak                   : Lafını, sözünü bilmeden konuşan

Darak                        : Tarak

Daru                          : Mısır

Dastar                                    : Koyun veya keçi kılından yapılmış kilim

Değmen                     : Deyirmen

Deligannı                   : Delikanlı, genç

Demin                        : Az önce

Depe                           : Tepe

Deynek                                  : Dayak

Deyub                        : Deyib

Deze                           : Teyze

Dida – Deyda                        : İşte, işte orada

Diyelmek                   : Ayakta durmak

Doğ                            : Karın donmuş hali, don

Dolukmak                 : Ağlamaklı olmak

Don – Tomman                    : Kilot

Döğmek                     : Dövmek

Döl                             : Çocuk, küçük çocuk

Dönderme                 : Tavada kızartılan hamurdan yapılan yiyecek.

Döş                             : Göğüs

Döşek                         : Minder, yatak

Duyma                                   : İşitme

Dün                            : Var olan günün bir öncesi gün

Dürge                                    : Otun bir araya getirilmiş hali

 

E

 

Ebem Kuşağı            : Gök kuşağı

Ecünnü- Hayalet       : Cin, hayali varlık

Ehtiyar                      : İhtiyar

Elekçi                         : Çingene

Ellik                           : Eldiven

Emen                         : Fındık ve patates dikmek için açılan toprak çukur.

Emmi                         : Amca

Emzük                       : Emzik

Enemek                     : Hadım etmek

Enik-Enük                : Köpek yavrusu

Enmek                       : İnmek

Entere                                    : Gömlek

Erazi                          : Arazi

Erinmek                    : Üşenmek, istememek, zoraki iş yapmak

Esas                            : Gerçek

Eşitmek                      : İşitmek

Evermek                    : Evlendirmek

Evlek                          : Bir dönümün dörtte biri

Evlek                          : Bir öküzün dönebileceği alan,

Evmek                       : Acele etmek

Evvelki gün               : İki gün öncesi

Eyiş                            : Saç üzerinde ekmek çeğirmeye yarayan saplı demir alet

Eylemek                     : Bekletmek

 

F

 Fasüle-Bölce              : Fasulye

Ferik                          : Piliç

Feryad                       : Feryat, bağırma

Fes                              : Takke

Fıraktu                      : Ağaçtan bahçe seti, Ağaçla bahçenin çevrilmesi.

Fırfır                          : Gömleğin yakasına çekilen, yapılan süs

Fırsız                          : Hırsız

Fısfıkıç- Tıstıkıç        : Kalabalık

Firenk                                    : Gavur, el

Fistan                         : Elbise

Foltak                        : Gevşek

Forslu                        : Kıdemli, gönlü büyük

 

G

 Galdu                         : Kaldı

Gara                          : Kara, siyah

Garalık                      : Önlük

Garı                           : Kadın

Garuk                                    : Birbirine karıştırılmış

Gavuk                                   : Kavuk, kafaya koyulan bir çeşit giyecek

Gaya                          : Kaya. Taş

Gaya                          : Taş

Gayış                          : Kemer

Gazel                          : Kuru yaprak

Gazma                       : Kazma

Gelin abu                   : Yenge

Gelu                           : Farenin büyüğü ve yaşlısı

Gevelemek                 : Sözü tam söylememek

Gevmek                     : Geviş getirmek

Gıdık                          : Küçük sepet

Gırk                           : Kırk

Gıyo                           : Damat

Gız-Gı                                    : Kız, kadın

Gilik                           : Bazlamanın küçüğü

Girebi                        : Küçük balta

Gocamak                   : Kocamak

Gocaman                   : İri

Gocaman                   : Kocaman, ihtiyar

Gocuk                                    : Palto

Goruk                                    : İçi boş fındık, ceviz ya da böceğin yediği meyveler

Gostil –gartuba         : Patates

Gozak                        : Olgunlaşmamış meyva veya insan

Gozel                          : Güzel

Göçer                                     : Göç eden

Göden                                    : Kurbağa

Gök                            : Uzay

Göncük                      : Çukur

Gönü                          : Meyvanın çok olgunlaşmışı

Göynek                      : Atlet

Göynek-entari           : Gömlek, fistan

Göze                           : Suyun çıktığı yer

Gulun                        : Atın yavrusu

Gurşun                      : Kurşun

Guşluk                       : Sabahla öğle arası

Guvan                        : Arı

Guvan                                   : Arı

Guymak                    : Koymak

Guz                            : Güneş görmeyen yer

Gücenme                   : Darılma

Gücük ayı                  : Kış ayı

Gücük                                   : Kış

Gücük-göcük                        : Kısa

Gün                            : Güneş

Güüm                        : Büyük ibrik

 

H

Habu-Ahabu             : İşaret zamiri, bu

Haçan                        : Ne çabuk

Hakgeten-Hahget      : Hakikaten

Hala                           : Teyze

Halbur-Kalbur         : Elek

Ham                           : Olgunlaşmamış

Hambar                     : Ambar, depo

Hammal                     : Hamal, yük yaşıyan

Harar                         : Çuvalın büyüğü

Harete                                    : Harita

Has                             : İpek

Hayat                         : Harman yeri

Hayat                         : Salon, sofa

Hayın                         : Yaramaz

Haylaz                        : Yaramaz

He –Hı                        : Evet

Heb                            : Hep

Hela                            : Tuvalet

Hemen                       : Şimdi

Hergele                      : Başı boş at veya adam

Hergetmek                 : Nadaslı tarlayı sürmek

Hey                             : Çağırma

Hey                             : Geniş ağızlı, sapı olmayan sırtta yükle taşınan sepet

Hımıl hımıl                 : Yavaş yavaş

Hışır                           : Eski

Hıyar                          : Salatalık

Holluk-folluk             : Tavukların yumurtladığı yer

Hortum                      : Su borusu, plastik boru

Hoşkıran                    : Hoş kokulu bir bitki

Höbek                        : Yığın

Höbek-çömen            : Mısır bağlarının üst üste konulduğu düzenli yığın

Höl                             : Islak

 I

 Ikınmak                     : Kendini zorlamak

Ilıca, kaplıca              : Sıcak su kaynağı

Irakı                           : Rakı

Irgalanmak               : Sallanmak

Irganmak                  : Sallanmak

Işgın                           : Geç, filiz, dal

Işmar                         : Göz veya parmakla yapılan işaret

 

İ

 Arzuhal-istida           : Dilekçe

İbik                            : Horuzun kafasındaki çıkıntı.

İbrik                           : Güğüm, küçük güğüm

İçer                             : Mutfak

İdare lambası            : Tenekeden yapılan küçük kazlı lamba

İlen                             : Bakırdan veya aleminyumdan yapılmış, daha çok el ve ayakların yıkanmasında kullanılan bir çeşit kap.

İlen                             : Leğen

İlenç                           : Beddua

İlenmek                      : Beddua

İleri                            : Önde, başta

İlistir                          : Süzgeç

İlkyaz                         : İlkbahar

İlmek                          : Dikmek

İntigam                      : İntikam

İskele                          : Evin giriş bölümü

İvelemek                    : Ovalamak

K

 Kakurmak                : İtelemek

Kalaba                       : Kalabalık

Kalan                         : Artık

Kalayı basmak          : Küfür etmek

Kalbur                       : Eleğin büyüğü

Kan uyku                  : Derin uyku

Kapçuk                      : Fındığın en dış kısmı, kabuğun da dışı

Kapçuk                      : Fındık ya da fasulyenin işe yaramayan dış kısmı

Kara                          : Yas

Kara baldırcan         : Patlican

Karalı                        : Yaslı

Karı                           : Yaşlı ihtiyar kadın

Karışmak                  : Sataşmak

Karmaç                     : Ekmeği ufalayıp, yağı eritip ataşta karıştırıp yapılan bir tür yemek türü.

Kartopa                     : Patates, gostil

Karuşturma              : Mısır ekmeği ve yağ ile karıştırılıp yapılan bir tür yemek.

Kasbana                    : İnadına

Kase                           : Bardak

Kelek                         : Ham

Keltek                        : Eski

Kemre                                   : Bok

Kemre                                   : Hayvan gübresi, bok

Kene                          : Fare

Kesmük                     : Meyvenin yenilmeyen kısmı

Keşkek                       : Etli buğday yemeği

Kevük                                    : Mısır sapı

Kevük                                    : Mısır tanelerinin alınarak geride kalan kısmı.

Kınamak                   : Ayıplamak

Kıpmak                     : Çimdiklemek

Kırkmak                    : Tıraş etmek

Kıruk-gıruk              : ormandan çıkartılan arazi parçası

Kiçik                          : Köpek, it yavrusu

Kiltan                         : Kıskaçlı böcek

Kiraz ayı                    : Haziran

Kiraz ayı                    : Haziran ayı

Kirmit                                    : Tirmit, mantar

Kişnemek                  : Gülmenin aşırısı

Kişniş                         : Bir çeşit bitki

Kopça                        : Düğme

Kostak                       : Yakışıklı

Kozak                        : Kozalak

Kömüş                       : Manda, camış

Körpü                                    : Köprü

Kösere                       : Bileyi taşı

Kulun                        : At yavrusu

Kuma                         : Ortak, birden fazla evlenen erkeğin kadınlarından HER birinin, birbirlerine karşı durumları.

Kuran                                    : Kuranı Kerim

Kurulmak                 : Böbürlenmek

Külleme                     : Bazlamanın sıcak külde bişirileni, mısır unundan yapılır.

Küskü                                    : Kaldıraç

Küsme                       : Darılma

Kütmek                     : Oturak, kürsü

 

L

 Laflamak                   : Muhabbet etmek, sözlemek, karşılıklı gönül hoşluğu ile konuşmak.

Lakırtı                       : Laf

Lan-La                      : Erkek, adam

Lastik                         : Plastik

Leyla gibi                   : Deli gibi, serhoş

 

M

Mal                             : Hayvan

Malak                        : Karşı oyuncunun attığı gol

Malak                        : Manda yavrusu

Maleyani                    : Boş söz

Maluk-galuk             : İki grup oyuncudan her birinin karşı tarafa attığı gol.

Manda                       : Camış, kömüş

Maraz                        : Çok zayıf

Maytak                      : Komik

Mebus                                    : Millet Vekili

Meh                            : Al

Mıh                            : Çivi

Mıstık                         : Mustafa

Mıymıntı                    : Pis adam

Mil                              : Şiş

Mile                            : Milye

Miskin                        : Fakir

Miskin                        : Pis, adi

Moluz                         : İşe yaramayan

Muallim                     : Öğretmen

Munzur                     : Kuyruklu

Muşmula                   : Töngel

Muştu                        : Müjde

Muştulamak              : Müjdelemek

Mücahid                    : Mücahit, savaşan

 N


Nacak                        : Küçük, iki tarafı kesen girebi, balta

Namazlu                    : Seccade, namaz kılınan dokuma veya kumaş parçası.

Nevar                         : Efendim, buyur

Nişannanmak            : Nişanlanmak

Niye                            : Niçin

 

O

Oğlan                         : Erkek çocuğu

Oklu                           : Oklava

Oklu-Oklava             : Yufka açmak için kullanılan ağaçtan yapılmış bir araç

Onmak                       : İyileşmek

Orada                        : İşte

Orak ayı                    : Temmuz ayı

Orak                          : Ot biçmekte kullanılan demirden bir araç

Oynaş                         : Dost, metres

 

Ö

Öcü                            : Korku, cin, ecinni, korkmak

Ödü kopmak             : Çok korkmak

Öğsü                           : Yanan ve alevli odun parçası.

Ölünkörü                   : Ölü leşi

Ömeç-karuşturma    : Karmaç, bir tür mısır ekmeğinden yapılan yemek türü.

Ömür                         : Yaş

Örk                            : Yular

Örkünmek                 : Korkmak

Örüstü                       : Ayakta

Örüzgar                     : Rüzgar, yel

Ösemek                      : Hayvanların çiftleşme anı

Ötün                           : İki gün öncesi

Ötün-ötogün              : Önceki gün

Öykünmek                : Dayanmak

Öyün                          : Bir doyumluk yemek

P

 

Pakit                          : Paket

Palto                           : Hırka

Pancar                       : Kara lahana

Pantol                        : Pantolun

Pas pas                       : Ayak silmede kullanılan kapıların girişine konulan bez veya plastik parça.

Pas                             : Kir

Pasa pasa                   : Sürekli devamlı

Pasa                           : Devamlı

Pavlika                       : Fabrika

Pelit                            : Meşe

Perzü                         : Şeker pancarı

Peşkir                         : Havlu

Peşkü-peşko              : Soba

Pey                             : Duvar, set

Peygamber Tavuğu  : Kız,kadın

Pırtı                            : Giyecek

Piçik-Dana                : İnek yavrusu

Pisik                           : Kedi

Porsumak                  : Buruşmak

Puar-puvar               : Çeşme

Pus                             : Puslu, sisli

Pünnek                      : Kümes

Pünnük                      : Tavukların tünediği yer, tavuk evi

Püskül                                   : Çiçek

 

R

Raf- ıraf                    : terek, raf

Raslamak                  : Çatmak

Rezil                           :Pis

Rusvay                       : Namussuz, hayasız

 S

 

Saa                             : sana

Sal                              : Taput

Salak                          : Abdal, deli

Samalık hayadı         : Samanlığın öğnü

Samalık                      : Samanlık

San-Sahan                 : Bakırdan veya aleminyumdan yapılmış tabak

Sarıcarı                      : Eşek arısı

Sayfan                                   : Yağmurdan korunma yeri.

Sekmen                      : Oturak, küçük oturak, sandalya, tabure

Sergen                                   : Raf

Setre                           : Ceket

Sıçan                          : Farenin küçüğü

Sıf                               : Tek

Sıpa                            : Eşeğin küçüğü

Sırık                           : Uzun ağaç çubuk

Sitil                             : Bakraç, kova

Siyek                          : Sinek

Soğan                         : Sovan

Soluk                          : Nefes

Sululuk                      : Laubali

Surfa                          : Sofra

Suruk                         : ince uzun ağaç

Sükütmen                  : Oturak

Sülayi                         : Sürahi

Sülük                         : Salyangoz

Sümsük                      : Yapışkan, ayrılmayan

Sümüklü                    : Pis

Sürtük                                   : Herkesten kötü laf işiten

 

Ş

Şaşı                             : Gözü yan bakan

Şaşık                          : Şaşkın

Şıvgın                         : Yeni yetişen ağaç dalı

Şipe                            : Musluk

Şişek                           : Yaşına gelmiş koyun

 

T

  

Ta                               : Uzakta

Tahta biti                   : Tahta kurusu

Takda                        : Tahta

Talla                           : Tarla

Talle                           : Arazi, ekilen dikilen yer,

Tam arkası                : Evin arkası

Tam                           : Oda

Tanış                          : Tanıdık, dost

Tavan                        : Evin çatısının alt kısmı

Taziye                        : Baş sağlığı

Tek                             : Yalnız, bir

Tellemek                    : Terlemek

Tere yağı                   : Hayvansal yağ

Terek                         : Raf

Tesbi                          : Tesbih

Teslek                        : Köpek veya kediye yiyecek verilen kap

Tevek                         : Fasülye gövdesi

Tevkürlü                   : Sözlü, nişanlı, sevgili, yavuklusu

Teyin                          : Sincap

Teyyare                     : Uçak

Tezek                         : Hayvan gübresi

Tirmit-Kirmit            : Mantar

Tiyatora                     : Tiyatro

Tokdur-tohdur         : Doktur

Tomman                    : Kilot

Torpak                      : Toprak

Töngel                                   : Muşmula

Tüllü                          : Türlü, çeşit

Tümsek                                 : Hayvan ahırı penceresi

U

 Uçmak                       : Kanatlanmak, havalanmak

Uçurum                     : Yar

Ufaklık                      : Küçücük, ufacık

Ulumak                      : Uzun bağrmak ya da çirkin bağırma

Urgan                        : Halat

Usul boylu                 : Orta boylu, ince yapılı

Uvaz                           : Hurma

Uyutmak                   : Uykuya daldırmak, kandırmak

Uzak                          : Irak

 

Ü

Ürümek                     : Sallamak

Ürüya                        : Rüya

Üstlük                        : Önlük

Üveç                           : Yaşını geçmiş erkek koyun

Üzgün                        : Üzüntülü

 

V 

Veled                          : Çocuk, oğlan cucuğu

Vire vire                    : Pasa pasa, devamlı

Vuruk                                    : Zayıf

 

Y

Yaba                          : Tahta kürek. Harmanda kullanılır.

Yağuş                         : Yağmur

Yal                             : Hayvan yiyeceği

Yalu                           : Ateş alevi

Yaluz                         : Yalanız, yalnız

Yama-bayır               : Dik, rampa

Yamuk-yumuk         : Sağlam olmayan adam

Yapacak                    : Yufka açılan tahtadan yapılmış bir eşya

Yar                             : Uçurum

Yarın                         : Gelecek ilk gün

Yarpak                      : Yaprak

Yavan                        : Yağsız, katıksız, susuz

Yavuklu                     : Sevgili

Yayım yayım             : Yayılmış, serpilmiş

Yayma                       : Salma, otlama, otlatma

Yaymak                     : Otlatmak

Yayuk                                    : Yayık

Yazlık                        : Salon

Yekanmak                 : Çimmek, banyo yapmak

Yekin-yeykin             : Kızılağaç

Yel                              : Rüzgar

Yelek                          : Üst beden için bir erkek giysisi

Yemeni                      : Arkası basık bir tür kadın ayakkabısı

Yemiş                         : İncir

Yenev                         : Oda. Öteki oda

Yennik                       : Hafif

Yep yeti                     : Çok ekşi

Yepelek                      : Hafif

Yeşermek                  : Yeşillenmek, bitmek

Yeti                            : Ekşi

Yığın-harın                : Mısır koçanı birikintisi

Yıl                              : Sene

Yiğdin                                    : Bir bitki türü, yabani

Yo                              : Hayır

Yoka                          : Yufka, börek

Yol çatı                      : Yol kavşağı

Yolsuz                                    : Yolu düzgün olmayan, ahlaksız

Yosma-gozel              : Güzel

Yular                         : Hayvana bağlanan ip

Yumak                       : Yıkamak

Yumuş                       : Yumuşak

Yunak yeri                : Çamaşır yıkama yeri

Yuuu                          : Çağırmak

Yüzsüz                       : Utanmaz

 

Z

 Zahra                         : Değirmene götürülen hububat

Zampara                    : Her yönü bulunan kişi

Zevzek                       : Geveze çok konuşan

Zıkkım                       : Avu, zehir

Zıkkımlanmak          : Ölesiye obur olmak

Zır zır etmek             : Rasgele konuşmak

Zifiri karanlık           : Çok karanlık

Zifiri                           : Karanlık

Zinde                          : Güçlü

Zivanadan çıkmak    : Delirmek

Züğürt Ağası             : Fakir ağası

Züğürt                       : Fakir

               

            BİR HATIRLATMA:

            Sizin de bildiğiniz kelime varsa bize ulaştırın burada yayınlayalım.

                         

                               BEKİR AKKAYA/KARADENİZ HABER POSTASI GAZETESİ

                                                                                  KUMRU-    26.11.2004

 

 

© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 © Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm yasal haklar https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. Çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder