İnternette Arayınız!

11 Nisan 2021 Pazar

Kendilerine söz geçiremeyenler bizi değiştirme derdinde /Bekir AKKAYA

İnsanların “ilgi alanları” ile “etki alanları” kavram olarak hep önümüze çıkar. Gerçek manada kendi kişiliklerini keşfetmiş ve uzmanlaşmış insanlar daha çok etki alanlarına yönelirlerken, hangi yaş ya da vasıfta insan olursa olsun kişiliklerini keşfedememiş ve yeterli donanıma sahip olamayanlar ilgi alanlarına yönelmektedir.

İnsanların yeteneklerini ortaya koyarak başarılı ve başarısız diye tasnife tutan işin uzmanları insanları Proaktif insanlar ve Reaktif insanlar olarak tanımlıyorlar. Yani Tepkisel insan (reaktif) ve Etkisel insan (proaktif) insan

olarak tasnif ediyorlar.

          Stephen Covey bu konuda ciddi bir kitaba imza atmış Proaktif  ve Reaktif insanların özelliklerini açıkça ortaya koymuştur.

          Araştırmalarda çıkan sonuç Protatif insanlar genelde etki alanlarına yönelirlerken, Reaktif insanlar ise ilgi alanına yönelirler.

          Protatif İnsanlar kendi yaşamından sorumlu, davranışlarını kendi kararlarına göre hareketlendirirler.  Bu insan tipinin temelinde bilinçli seçimler vardır.

          Protatif insanlar kimseden bir işi yapmasını beklemeyen, hemen işe koyulan, olumsuz durumlarda başkalarında suç aramaktan kaçınan kişilerdir. Kendi gelişiminden kendilerini sorumlu tutarlar. Yani, hayatlarını belirleyen şey dış faktörler değil, kendileridir. Belirli bir vizyonları vardır ve sürekli gelişmeye inanırlar.

          Reaktif insanlar ise; duruma ve koşullara göre hareket eden fiziksel çevrenin etkisi altında yaşayan insanlardır. Bu insan tipinin tercihleri yoktur. Bu insan tipleri kısaca karşısındaki insanın aynası konumundadır. Kendi düşüncelerini karşısındaki insanın davranışlarına göre şekillendirirler. Çevrelerinden çok çabuk etkilenip, sadece şikayet etmekle sınırlı kalır, olumlu düşünemez ve fiziksel çevrelerinden de çokça etkilenirler.

          “İlgi alanımız” daha çok kontrolümüz dışında kalan şeyler olurken “etki alanımız” ise daha çok tercihlerimiz, kendimizi geliştirmek istediğimiz için yaptıklarımız, düşüncelerimiz, davranışlarımızdır. Yani “reaktif insanların” ilgi alanı, etki alanından daha geniş, “proaktif insanların” ise tam tersi bir durumdur.

          İlgi alanına yönelen insanların büyük bir çoğunluğu  zayıf, başarısız, gelişimini tamamlayamayan, ezik ve hep başkalarının payandaları ile ayakta duran ve hiçbir özelliği ve yeteneği bulunmayan insanlardan oluşurken, etki alanına yönelen insanlar ise tam bu özelliklerin aksine durum içerir.

          Bir ölçüde başarısızlıklarını her konuya saldırmakla ya da asıl konumlarını akıllarınca unutturmaya çalışarak kendilerinin varlığını sürekli gündemde tutma gayret taşırlar.

          Dünkü yaptıkları seçimlerden geldikleri sonucu kabullenmeyerek tüm suçluların kendilerinin dışında oluştuğunu anlatma derdindedirler.   

          Hangi işlerde olurlarsa olsunlar başkalarına akıl verirler. Aldıkları diplomalarının ve mesleklerinin dahi hakkında fikirleri olmadığı halde kendileri dışındaki tüm iş ve işlemlere burunlarını sokarlar. Kendilerine ve birinci derece yakınlarına ve hatta eşine ve çocuklarına dahi söz geçiremedikleri halde facebook denilen çöplükte sınırsız bir şekilde eşinir kendilerini pazarlamak için her türlü konuda fikir beyan ederler.

          Devlette aldıkları görevleri bile istismar ederek yaptıklarının ve yazdıklarının kanunlarla yasak ve suç olduğunu bildikleri halde bu kötü alışkanlıklarda bile kendilerine ve nefislerine dur demezler. Bu aklı kıtlar siyaset, ticaret ve her türlü boyaya girmeyi kendilerine hak görürler. Devlet görevlisin ötesinde onun bunun adamı olup çıkarlar.

           Bu ezik ruhlular etki alanlarının dışındakileri değiştirmeyi ve çöplüklerde dolaşmayı  bir güç göstergesi sanırlar. Kendileri dışındaki hususlarla ilgili ipe sapa gelmez güya düşünce üreterek facebook çöplüğünde güçlerini  ispatlamış olacağını sanırlar.  Sanırsınız ki, tek akıllı bu sivri zekalılar. Oysa kendilerinin bile en küçük hatalarına dur diyemezler. Bu durumda her gün battıkça batarlar.

Aklı başında insan hangi özelliklere sahip olursa olsun etki alanının dışındaki olaylara müdahale etmeye çalışmak yerine, etki alanında olan, değiştirebileceği, iyileştirebileceği şeylere odaklanmak olmalıdır.

Böylece değiştirilecek şeylere odaklanıp, değiştirilemeyecek şeyler için enerji ve zaman kaybetmemiş olunacaktır. Bu da kişiye çok daha verimli bir hayat, daha kararlı bir duygu durumu sağlayacağı gibi daha huzurlu yaşamasına yardımcı olacaktır.

Bilinçsiz insan kandırılmaya, istismara, kışkırtılmaya açıktır. Düşünceleri ödünçtür, duygularından ve davranışlarından sorumlu olduğunu kabul etmez.

Kasıtlı ve hastalanmış bir durum yoksa insanlar kendilerinin yeteneklerini keşfederek kendilerine ve çevrelerine faydalı olma yolunda ilerleyebilirler. Unutmamak lazımdır ki; bugünümüzü dünkü seçimlerimizle oluşturduk. Yarınımızı da bugünkü seçimlerimiz belirleyecektir. Sızlanmaya gerek yoktur. Bu duruma düşme kendi tercihlerinizdir. Bu gidişle daha büyük belalar sizlerin kaderi olur.  

Buluşmak Ümidiyle…

Bekir AKKAYA

© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 © Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm yasal haklar https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. Çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder