İnsanların “ilgi alanları” ile “etki alanları” kavram olarak hep önümüze çıkar. Gerçek manada kendi kişiliklerini keşfetmiş ve uzmanlaşmış insanlar daha çok etki alanlarına yönelirlerken, hangi yaş ya da vasıfta insan olursa olsun kişiliklerini keşfedememiş ve yeterli donanıma sahip olamayanlar ilgi alanlarına yönelmektedir.
İnsanların yeteneklerini ortaya koyarak başarılı ve başarısız diye tasnife tutan işin uzmanları insanları Proaktif insanlar ve Reaktif insanlar olarak tanımlıyorlar. Yani Tepkisel insan (reaktif) ve Etkisel insan (proaktif) insan
olarak tasnif ediyorlar. Stephen Covey bu konuda ciddi bir kitaba imza atmış
Proaktif ve Reaktif insanların
özelliklerini açıkça ortaya koymuştur.
Araştırmalarda çıkan sonuç Protatif insanlar genelde etki
alanlarına yönelirlerken, Reaktif insanlar ise ilgi alanına yönelirler.
Protatif İnsanlar kendi yaşamından sorumlu, davranışlarını
kendi kararlarına göre hareketlendirirler.
Bu insan tipinin temelinde bilinçli seçimler vardır.
Protatif insanlar kimseden bir işi yapmasını beklemeyen,
hemen işe koyulan, olumsuz durumlarda başkalarında suç aramaktan kaçınan
kişilerdir. Kendi gelişiminden kendilerini sorumlu tutarlar. Yani, hayatlarını
belirleyen şey dış faktörler değil, kendileridir. Belirli bir vizyonları vardır
ve sürekli gelişmeye inanırlar.
Reaktif insanlar ise; duruma ve koşullara göre hareket eden
fiziksel çevrenin etkisi altında yaşayan insanlardır. Bu insan tipinin
tercihleri yoktur. Bu insan tipleri kısaca karşısındaki insanın aynası
konumundadır. Kendi düşüncelerini karşısındaki insanın davranışlarına göre
şekillendirirler. Çevrelerinden çok çabuk etkilenip, sadece şikayet etmekle
sınırlı kalır, olumlu düşünemez ve fiziksel çevrelerinden de çokça
etkilenirler.
“İlgi alanımız” daha çok kontrolümüz dışında kalan şeyler
olurken “etki alanımız” ise daha çok tercihlerimiz, kendimizi geliştirmek
istediğimiz için yaptıklarımız, düşüncelerimiz, davranışlarımızdır. Yani
“reaktif insanların” ilgi alanı, etki alanından daha geniş, “proaktif
insanların” ise tam tersi bir durumdur.
İlgi alanına yönelen insanların büyük bir çoğunluğu zayıf, başarısız, gelişimini tamamlayamayan,
ezik ve hep başkalarının payandaları ile ayakta duran ve hiçbir özelliği ve
yeteneği bulunmayan insanlardan oluşurken, etki alanına yönelen insanlar ise
tam bu özelliklerin aksine durum içerir.
Bir ölçüde başarısızlıklarını her konuya saldırmakla ya da
asıl konumlarını akıllarınca unutturmaya çalışarak kendilerinin varlığını
sürekli gündemde tutma gayret taşırlar.
Dünkü yaptıkları seçimlerden geldikleri sonucu
kabullenmeyerek tüm suçluların kendilerinin dışında oluştuğunu anlatma
derdindedirler.
Hangi işlerde olurlarsa olsunlar başkalarına akıl verirler.
Aldıkları diplomalarının ve mesleklerinin dahi hakkında fikirleri olmadığı
halde kendileri dışındaki tüm iş ve işlemlere burunlarını sokarlar. Kendilerine
ve birinci derece yakınlarına ve hatta eşine ve çocuklarına dahi söz
geçiremedikleri halde facebook denilen çöplükte sınırsız bir şekilde eşinir
kendilerini pazarlamak için her türlü konuda fikir beyan ederler.
Devlette aldıkları görevleri bile istismar ederek
yaptıklarının ve yazdıklarının kanunlarla yasak ve suç olduğunu bildikleri
halde bu kötü alışkanlıklarda bile kendilerine ve nefislerine dur demezler. Bu
aklı kıtlar siyaset, ticaret ve her türlü boyaya girmeyi kendilerine hak
görürler. Devlet görevlisin ötesinde onun bunun adamı olup çıkarlar.
Bu ezik ruhlular
etki alanlarının dışındakileri değiştirmeyi ve çöplüklerde dolaşmayı bir güç göstergesi sanırlar. Kendileri
dışındaki hususlarla ilgili ipe sapa gelmez güya düşünce üreterek facebook
çöplüğünde güçlerini ispatlamış
olacağını sanırlar. Sanırsınız ki, tek
akıllı bu sivri zekalılar. Oysa kendilerinin bile en küçük hatalarına dur diyemezler.
Bu durumda her gün battıkça batarlar.
Aklı
başında insan hangi özelliklere sahip olursa olsun etki alanının dışındaki
olaylara müdahale etmeye çalışmak yerine, etki alanında olan,
değiştirebileceği, iyileştirebileceği şeylere odaklanmak olmalıdır.
Böylece
değiştirilecek şeylere odaklanıp, değiştirilemeyecek şeyler için enerji ve
zaman kaybetmemiş olunacaktır. Bu da kişiye çok daha verimli bir hayat, daha kararlı
bir duygu durumu sağlayacağı gibi daha huzurlu yaşamasına yardımcı olacaktır.
Bilinçsiz
insan kandırılmaya, istismara, kışkırtılmaya açıktır. Düşünceleri ödünçtür,
duygularından ve davranışlarından sorumlu olduğunu kabul etmez.
Kasıtlı
ve hastalanmış bir durum yoksa insanlar kendilerinin yeteneklerini keşfederek
kendilerine ve çevrelerine faydalı olma yolunda ilerleyebilirler. Unutmamak
lazımdır ki; bugünümüzü dünkü seçimlerimizle oluşturduk. Yarınımızı da bugünkü
seçimlerimiz belirleyecektir. Sızlanmaya gerek yoktur. Bu duruma düşme kendi
tercihlerinizdir. Bu gidişle daha büyük belalar sizlerin kaderi olur.
Buluşmak
Ümidiyle…
Bekir
AKKAYA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder