Bu yazı 10.02.2005 tarihinde PROVİZYON GAZETESİ’nde yayınlanmıştır.
Eskiden İki odalı evlerimiz vardı ve ahşaptan. İdare lambaları ocak başının bir bölümünü aydınlatırken içerinin büyük bir bölümü karanlıkta kalırdı. Ocağın başında oturmuş sadece ayaklarımızı ısıtarak bütün vücudumuz sımsıcak olurdu. Küçük çocuk ağaç beşikte ağlarken, annenin ninnileri beşiğin ayak seslerine karışırdı. Ve kedinin hırlaması ve bize sürtünmesi ile ona da bir yer verirdik ocak başında. Biz sıvamazken ocak başına, birden dış kapı çalınırdı. Her akşam olduğu