İnternette Arayınız!

7 Şubat 2021 Pazar

İNSANLARI GÖZETLEME!

Birey olarak her birimiz çileli ve sıkıntılı bir hayat yaşıyoruz. Huzur ve mutluluk denilen yaşantıya ulaşmak için çekmediğimiz, katlanmadığımız hiç bir anımız yok gibi.

         Hele biraz daha  diyerek aradığımız huzur ve mutluluğu hep geleceğe erteliyoruz. “Bulduk” dediğimiz anlarda ise sarhoşluk süremizin bitmesi ile sınırlı. Ne zaman ayılıp gerçekle karşı karşıya gelince aynı tas ve aynı hamamla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz.

         İki dostun bir araya gelişinde

söylenilen birkaç cümleye birlikte göz atalım.

         -Efendim yaptıklarımdan hiç tat alamıyorum. Üstelik şimdi bir işim de var.”

- Evi de yaptırdım çoluk çocuğu da everdim yine de aradığım şeyi bulamadım.”

-Nihayet müdür de oldum ama içimde yine bir boşluk mevcut.”

- Bu kadar param yokken bundan daha huzurlu ve mutlu idim.”

-Her şeyim var, evim, arabam, karım uşağım. Hala bir türlü rahat bir nefes alamıyorum.”

  Günlük hayatta buna benzer konuşmaları ya duyar ya da bizler de aynı cümleleri tekrar eder dururuz. Öyleyse bu söylenenlerde, ya doğruluk payı var, ya da laf olsun diye konuşmalar. Eğer bu konuşmalarda bir gerçeklik var sa bunun sebebi ne olabilir?

Tasavvuf büyüklerinden Abdulaziz Debbağ,  EL-İBRİZ adlı kitabında “Vesvesenin kesilmesi için yolu bilmek şarttır. Vesvese ancak yolu bilmemekten ileri gelir” Diyor. Ve devamla “ Bir beldeye gitmek üzere yola çıkan kimse, eğer o beldenin yolunu bilmiyorsa bir çok endişelere ve vesveseler aklına gelir. Bir ara yol şuradandır, diye bir şey hatırına gelir oraya doğru sapar, sonra burası değil şurası, der başka tarafa sapar. Böylece nereye gittiğini bilmez olur. Yolu bilen kimse ise hiç bir endişeye kapılmadan gönlü selamet ve huzur içersinde yürümesine devam eder ve aradığı huzur ve mutluluğa ulaştıktan sonra huzur ve mutluluk içersinde yaşamını sürdürür. Endişe ve sıkıntılardan uzak…

İçimizde bir sıkıntı olduğu kesin. O kadar eziyet ve terler huzur ve mutluluk için değil mi? Evimiz ve arabamız olmalı huzur ve mutluluk için. Eşimiz ve çocuğumuz olmalı huzur ve mutluluk için. İşimiz ve aşımız olmalı huzur ve mutluluk için. Mevkiimiz ve makamlarımız olmalı huzur ve mutluluk için. Yaptıklarımız ve başarılarımız her ne kadar birey olarak kendimiz için olsa da çevremizdekilerin takdir ve iltifatları da ayağımızı yerden keserek bir an için mutluluktan göklere uçmamız için gerekli aksesuarlardan sayılır.

-Sen neymişsin be abi. Senin gibisine hiç şahit olmadım.

-Seni dün akşam TV’den izledim. Allah seni başımızdan eksik etmesin.

-Ne kadar güzel yazıyorsun. Allah nazardan korusun. Bir kültür hazinesisin!

-Çok güzel düğününüz oldu, davetiniz de öyleydi.

-Valla hiç namazını bırakmıyor. Hatta saatinde sütünü de içip, ç….yapıp yatıyor…

Bu kadar övgüye uçulmazsa vallahi ayıp olur. Ama yine de içinizde VESVESE hiç eksik olmaz. Belki de kimsenin görmediği bir yerde yediğimiz naneyi CD’ye kayıt edip bu övdüğünüz  beyefendinin halleri derse. Demese de olur. Her ne kadar bu övgüler bizi geçici olarak mutlu etse de aradığımız huzur ve mutluluğu bulmadığımız da kesindir.

İnsanın bulunduğu yerde her zamanda böyle şeyler konuşulmaz tabi.

-Ben de adam biliyordum. Ben bildiklerimi bir anlatsam var ya…

Yalanlar ve gerçekler birbirine karışır. Evin varsa hırsızlıkla yapmış olursun. Makamın varsa yalakalıkla. Ve daha neler neler…Ne olursa olsun övülmek ve yerilmek aynı kapıya çıkar. İnsan baz alınıyorsa sonuçta ya övülmek vardır ya da yerilmek. Mutluluğu sadece maddede arayanların da durumu bundan farklı bir durum değildir. “Arayan Mevlasını da belasını da bulur.” Sözünde gerçeklik olsa da kalbin huzur ve mutluluğu bu yolların hiç birinde değildir.

Abdulaziz Debbağ Hazretleri “ Kulun düşüncesi Allah’tan başkasına doğru gidince Allah’tan kopmuş olur. Kul kalbine baksın da Allah ile olan durumunu anlasın. İnsanları gözetleme, onları ölüler gibi kabul et. Kalbini insanlara nazar etmekten çekip al.” Buyuruyor.

Huzur denilen şeyin niyetlerimizle kesin bir ilişkisi var. Bir ibadet, manevi bir doyuma ulaştırmıyor, ya da aradığımız huzuru bize vermiyorsa nedeni ne olabilir? Allah rızası dışında yapılan hiç bir şey, ibadetlerimiz de dahil aradığımız mutluluğu bizlere vermeyecektir.

Yaptığımız olumsuzluklar, kin, garez, kibir ve gurur, yalan ve iftira, haset ve kıskançlıklar, hırslarımız ve efeliklerimiz, gösteriş ve çalımlarımız ve daha nelerimiz, ne mi olacak? Bunda bir sıkıntı yok. Eğer Allah’ın hoşnut olacağına inanıyorsanız daha da artırabilirsiniz. Ya da aradığınız huzuru bulabiliyorsanız. Şöyle denilebilir. Yukarda yazılanları yapmasak ve yaptıklarımızı da Allah için yapsak sonuç alınır belki ama yukarıdaki olumsuzlukları yapmamak çok zor. Biz de deriz ki, huzur ve mutluluk Allah için yapıp yapmamakla ilgilidir. Düşman addettiğinizi Allah için af edip bir çiçek vermek zor ama, mutluluk ve huzur burada deriz.

Buluşmak dileğiyle

BEKİR AKKAYA/01.10.2004 /Karadeniz Haber Postası Gazetesi

© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 © Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm yasal haklar https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. Çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder